Uluslararası Radikalizm Gözlemevi
+905534025560info@urad.com.tr06560, Söğütözü Cad. No:43 Ankara, Turkiye
Vehhabilerin, ideolojik olarak kendilerini Selefi olarak göstermekteki ısrarları, dini, sosyolojik ve siyasal dinamiklerle ilişkilendirilebilir. Bu ısrarın arkasında yatan sebepleri anlamak için, Selef, selef-i salihin ve Vehhabilik arasındaki ayrışmaları, bu hareketlerin tarihi gelişimini ve her iki grubun da kendini meşrulaştırma stratejilerini incelemek gerekir. Bu bağlamda Selef ve Selef-i Salihin ile Vehhabi ideoloji arasındaki farklar, İslam tarihinin önemli akımlarından biri olan Selefilik ve ondan türemiş bir hareket olan Vehhabilik arasındaki anlayış farklılıklarını ve Selef-i Salihin kavramının anlamak önemlidir.
1. Selef ve Selef-i Salihin Nedir?
Selef-i Salihin (selef-i salihîn), İslam’ın ilk üç kuşağını temsil eden; Hz. Muhammed'in (s.a.v.) sahabeleri, onların takipçileri (tabiîn) ve bunların da takipçileri (etbâu’t-tâbiîn) anlamına gelir. Bu üç kuşak, İslam'da dini ve ahlaki olarak en doğru yaşam şeklinin temsilcisi olarak kabul edilir. Selef kavramı ise bu kuşaklara atıfta bulunarak, İslam'ı en saf ve doğru şekilde yaşayan insanlar anlamında kullanılır. Selef-i Salihin dönemine atıfta bulunmak, İslam’ın ilk dönemlerindeki saflık ve sadelik idealini içerir. Bu kuşakların dini yorumu ve uygulamaları, sonraki nesiller tarafından örnek alınması gereken en güvenilir rehber olarak kabul edilir. İslam'da hemen bütün mezhepler, Selef-i Salihin’in dini yorumlarına dayanmayı ve onların yolunu izlemeyi savunur.
2. Vehhabilik Nedir?
Vehhabilik, 18. yüzyılda Arap Yarımadası'nda Muhammed bin Abdülvehhab tarafından kurulan bir reform hareketidir. Vehhabilik, İslam’ın ilk dönemine dönmeyi ve bid'at (dini yenilik) kabul edilen tüm uygulamaları ortadan kaldırmayı amaçlayan katı bir Selefilik yorumudur. Bu hareket, Suudi Arabistan'da siyasi ve dini olarak kök salmıştır ve Suudi Krallığı'nın resmi dini ideolojisidir. Vehhabilik, İslam’da ortaya çıkan her türlü yeniliği ve yerel dini uygulamayı şirke yakın bulur. Özellikle türbe ziyaretleri, kutsal mekanlara hürmet, ve ölülerden yardım isteme gibi uygulamaları kesinlikle reddeder. Vehhabilik, bu tür pratikleri dine sonradan eklenen ve İslam’ın özüne aykırı kabul edilen bid'atlar olarak görür.
3. Temel Farklar
a) Teolojik Yaklaşım:
Selef ve Selef-i Salihin: Selef-i Salihin dönemi, İslam'ın altın çağı olarak kabul edilir ve İslam’ın doğru yaşanması için bu dönemin örnek alınması gerektiği savunulur. Selef-i Salihin, dini meselelerde derin bir anlayışa ve geniş bir ilme sahip alimlerden oluşur. Onlar, Kur'an ve Sünnet’i birleştirici ve kapsayıcı bir şekilde yorumlamışlar ve bütün müslümanlar tarafından kendilerine saygı duyulmaktadır.
Vehhabilik: Vehhabilik ise İslam’ın ilk dönemine dönüşü savunurken, dini uygulamalarda daha katı ve dar bir yorum yapar. Abdülvehhab, İbn Teymiyye’nin düşüncelerini esas almış ve İslam toplumunda yaygınlaşan türbe ziyaretleri, mezar hürmeti gibi pratikleri kesin olarak bid'at ve şirk olarak değerlendirmiştir. Vehhabilik, dini yeniliklere karşı daha sert bir duruş sergiler ve bu tür uygulamalara karşı ideolojik ve dini savaş açmayı savunur.
b) Uygulama ve Pratikler:
Selef-i Salihin: Selef-i Salihin, İslam’ın saf haliyle uygulanmasını savunsa da, dini uygulamalarda aşırılık ve sertliğe karşı dengeleyici bir rol üstlenmiştir. Mezhepler arası farklılıklara rağmen, Selef-i Salihin dönemindeki alimler, İslam toplumunda geniş bir hoşgörü ve birlik sağlamaya çalışmıştır. Ayrıca, toplumda sosyal adalet, ilim, ibadet ve ahlaki değerlerin korunmasına önem verilmiştir.
Vehhabilik: Vehhabilik, dini pratiklerde özellikle bid'at olarak kabul ettikleri uygulamalara karşı daha katı bir tutum sergiler. Türbelerin yıkılması, kutsal mekanlara aşırı saygının şirk olarak kabul edilmesi gibi radikal uygulamalar Vehhabi ideolojisinin temel unsurlarındandır. Özellikle türbeleri ziyaret etmek, mezarlıklarda dua etmek gibi İslam dünyasında yaygın olan bazı halk inançlarına karşı büyük bir tepki gösterir. “Öteki”ne karşı tahammülleri yoktur.
c) Tarihi ve Sosyopolitik Farklılıklar:
Selef ve Selef-i Salihin: Selef-i Salihin, İslam’ın ilk döneminde yaşamış alimlerin ve dindar bireylerin ortak adıdır. Onlar, İslam'ın evrensel ilkelerini korumuş ve Kur'an ve Sünnet çerçevesinde dini yaşantıyı zenginleştirmiştir. Selef-i Salihin, herhangi bir siyasi hareketle özdeşleştirilmemiştir ve İslam toplumunun genel rehberleri olarak kabul edilmişlerdir.
Vehhabilik: Vehhabilik ise siyasi bir hareket olarak Suudi Arabistan’da doğmuş ve Suud ailesiyle olan ittifak sayesinde güç kazanmıştır. Vehhabilik, sadece dini bir reform hareketi olarak değil, Suudi Arabistan'ın siyasi bir ideolojisi olarak da gelişmiştir. Bu nedenle Vehhabilik, Selef-i Salihin’den farklı olarak devlet kontrolünde yayılmıştır ve siyasi amaçlarla da kullanılmaktadır.
Peki Vehhabiler niçin ısrarla kendi isimlendirmeleri yerine Selefiliği kullanmak isterler?
1. Selefi Kimliğin İslam'ın İlk Dönemine Referansla Meşruiyet Kazandırma Çabası
Selefilik, İslam’ın ilk üç kuşağını (Ashab, Tabiin ve Tebe-i Tabiin) model alarak, dini uygulamaların "bozulmamış" ve "katıksız" bir şekilde yeniden yaşanmasını savunan bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. Selefiler, İslam’ın bu altın çağını referans alarak, İslam’ın zamanla yozlaştığını, bidat ve hurafelerle dolduğunu savunmuşlardır. Bu bağlamda Vehhabilik de İslam dünyasında ortaya çıkan yenilikler ve özellikle tasavvufi uygulamalar gibi bidat olarak görülen unsurları reddetmek amacıyla Selefi söylemi benimsemiştir. Selefiliği sahiplenmek, Vehhabilere İslam’ın en saf formuna dönüş çağrısında bulunma ve bu ideolojik temeli meşrulaştırma imkânı sunar.
Muhammed b. Abdülvehhab’ın reform hareketi, özellikle Hicaz bölgesindeki dini yozlaşmaya karşı bir tepki olarak doğmuş ve bidatlerin temizlenmesi gerektiği söylemiyle, dini uygulamaların ilk ve saf haline dönmeyi savunmuştur (Büyükkara, 2014). Bu söylem, aynı zamanda, Suudi Arabistan'daki siyasal yapılanmaların da bir din ideolojisi oluşturmasında etkili olmuştur. Selefi kimliği, bu noktada, sadece dini bir akım değil, aynı zamanda siyasal bir ideolojiyi meşrulaştırmanın aracı haline gelmiştir.
2. İdeolojik Saflığı Korumak
Vehhabiler, kendilerini Selefi olarak nitelendirirken, İslam’ın herhangi bir yoruma açık olmayan bir yapıya sahip olduğunu savunur. Onlara göre, Selef (ilk üç nesil) İslam’ı en doğru şekilde yaşamış ve onların yolu dışındaki her türlü yorum, bidat veya sapkınlık olarak kabul edilmiştir (Ünal, 2015). Vehhabilik, bu düşünceyi ideolojik bir zemin olarak benimsemiş ve dinin temel esaslarına dönme çağrısını yaparak, reformist bir hareket olarak kendini konumlandırmıştır.
Selefiliğin bu "saflık" vurgusu, aynı zamanda Vehhabilerin, diğer mezheplerin veya düşünce okullarının zamanla İslam’ı bozduğu ve doğru yoldan saptığı argümanıyla beslenmektedir. Vehhabiler, özellikle tasavvufi uygulamalar, mezhepçilik ve İslam coğrafyasında yaygın olan diğer dini anlayışların İslam’a zarar verdiğini savunarak, kendi doktrinlerini Selefi çizgiye dayandırırlar (Demir, 2018). Bu, dini ve toplumsal düzlemde radikal bir duruşu temsil eder.
3. Siyasi Güç ve Meşruiyet Arayışı
Selefilik, dini bir hareket olmasının ötesinde, siyasal bir proje olarak da önemli bir rol oynamaktadır. Vehhabilik, 18. yüzyılda Muhammed b. Abdülvehhab ile Muhammed b. Suud arasında yapılan ittifak sonucu, dini ve siyasal gücü bir araya getiren bir hareket haline gelmiştir. Bu siyasal yapılanmada, Selefi kimlik, devletin meşruiyetini dini bir çerçevede sağlamlaştırmak için kullanılmıştır (Koca, 2015). Suudi Arabistan’ın resmi ideolojisi haline gelen Vehhabilik, bu Selefi referansı sayesinde Arap yarımadasındaki diğer siyasi ve dini yapılarla karşı karşıya gelirken kendini meşru bir aktör olarak sunabilmiştir.
4. Selefi Geleneğe Dayanarak Diğer İslam Mezheplerine Karşı Pozisyon Alma
Vehhabilerin Selefi kimliği ısrarla benimsemeleri, aynı zamanda diğer İslam mezheplerine karşı bir duruş sergileme aracı olarak da anlaşılmalıdır. Selefi kimliği, Hanefi, Şafii, Maliki ve diğer İslam mezheplerinin yorumlarına karşı sert bir tutum almayı meşrulaştıran bir ideolojik çerçeve sunar. Selefilik, özellikle İmam Ebu Hanife ve diğer mezheplerin akılcı yaklaşımlarına karşı tepkisel bir refleks olarak gelişmiş ve Hanbeliliğin geleneksel çizgisinden beslenmiştir (Kutlu, 2013). Bu durumda, Selefilik, İslam’ın rasyonel ve yenilikçi yorumlarına karşı "gerçek İslam’ın" savunucusu olarak kendini konumlandırma iddiasındadır.
5. Küresel Radikal Selefi Hareketlerin İlham Kaynağı Olma
Son yıllarda Selefi ideoloji, sadece Suudi Arabistan’da değil, küresel ölçekte de etkili olmuştur. Özellikle cihadi Selefi hareketlerin yükselmesiyle birlikte, Vehhabilik bu hareketlerin ilham kaynağı haline gelmiştir. Vehhabiler, Selefi kimliklerini öne çıkararak, radikal grupların dini söylemlerini meşrulaştırmakta ve küresel çapta bir mücadele aracı olarak sunmaktadırlar. Bu bağlamda, Selefilik, modern dünyadaki sosyal, politik ve ekonomik adaletsizliklere karşı bir çözüm olarak sunulmaktadır (Büyükkara, 2004).
6. Dini İdeolojinin Bir Güç Aracı Olarak Kullanılması
Vehhabiler, Selefi kimliğe tutunarak dini ideolojiyi sadece bireysel ibadetlerin değil, aynı zamanda toplumsal ve siyasi düzenin temel taşı haline getirme çabası içindedirler. İbn Suud ile yapılan ittifak sonrasında, Vehhabilik, sadece dini bir hareket olmaktan çıkıp devletin ideolojik temelini oluşturmuş ve bir gücün aracı haline gelmiştir (Bodur, 2003). Bu güç, Suudi Arabistan’da sadece dini bir otoriteyi değil, aynı zamanda sosyal ve politik düzeni de kurumsallaştırmıştır.
7. Modern İslam Dünyasında Selefilik ve İdeolojik Çatışma
Modern dünyada Selefilik, birçok Müslüman topluluk arasında hem dini hem de ideolojik bir bölünmeye yol açmıştır. Vehhabilerin Selefi kimliğini ısrarla sahiplenmeleri, hem tasavvufi hem de mezhebi İslam anlayışlarına yönelik bir eleştiri ve tepkiyi içerir. Bu ideolojik çatışmanın temelinde, Selefiliğin İslam'ın "yeniden inşası" projesi olarak görülmesi yatmaktadır. Bu çatışma, sadece dini bir ayrışma değil, aynı zamanda İslam dünyasında sosyo-politik bir güç mücadelesine de işaret etmektedir.
Sonuç
Selef ve Selef-i Salihin, İslam’ın ilk dönemindeki alimlerin ve dindar insanların rehberliğinde bir dini anlayışı ifade eder. Bu dönem, İslam’ın saf ve doğru yorumunu temsil eder ve bu geleneğe bağlı olan bütün Müslümanlar, Selef-i Salihin'in itidalli ve kapsayıcı yorumlarına bağlı kalır. Vehhabilik ise, bu geleneğin daha radikal bir yorumu olarak ortaya çıkmış ve özellikle bid'atlar ve şirk olarak gördüğü uygulamalarla mücadele etmeyi merkezine almıştır. Vehhabilik, İslam’ın erken dönemine dönme arzusunda olmasına rağmen, Selef-i Salihin döneminin hoşgörüsünü ve geniş yorum anlayışını benimsememiş, daha katı ve sert bir dini anlayışı savunmuştur.
Vehhabilerin kendilerini ısrarla Selefi olarak tanıtmalarının ardında, dini ve ideolojik meşruiyet arayışı, saf ve katıksız bir İslam’a dönüş söylemi, siyasal bir güç oluşturma ve diğer mezheplere karşı üstünlük sağlama amacı yatmaktadır. Selefi kimliğini benimsemek, Vehhabilere İslam’ın ilk dönemlerine dayalı meşruiyet sağlamış, ayrıca bu kimlik küresel radikal hareketlerde de ilham kaynağı olmuştur. Bu durum, sadece dini bir tercihten öte, sosyo-politik ve kültürel bir stratejiyi de temsil eder.
__________________________________________________________________________________
Yararlanılan Kaynaklar
· Büyükkara, M. Ali (2014). Günümüzde Selefilik ve İslami Hareketlere Olan Etkisi, içinde "Tarihte ve Günümüzde Selefilik (s. 486-496). İstanbul: Milletlerarası Tartışmalı İlmi Toplantı.
· Kutlu, Sönmez. Selefiliğin Fikri Arka Planı. OTTO Yayınları, 2017.
· Demir, Hilmi. "Nedir Bu Selefilik?" Türkiye Gazetesi, 2018.
· Bodur, Hüsnü Ezber. "Vehhabi Hareketi ve Küresel Terör." KSÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2003.
Prof. Dr.
Prof. Dr. Özcan Güngör, 1977 yılında Çorum’da doğmuştur. 2001 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun olmuştur. Sırasıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’nın değişik birimlerinde ve ABD’de çalışmış, Atatürk Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmış ve halen Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde görev yapma... [Profili gör]
Latife Sümeyye Uslu Cönger
25/12/2024
Özcan Güngör
02/12/2024
Hilmi Demir
01/12/2024
Hilmi Demir
08/11/2024
Özcan Güngör
27/09/2024