Uluslararası Radikalizm Gözlemevi
06560, Söğütözü Cad. No:43 Ankara, Turkiye
Türkiye’de “suça sürüklenen çocuk” kavramı, uzun süre yoksulluk, ihmal veya aile içi düzensizliklerin tetiklediği adi suçlarla (hırsızlık, yankesicilik, kapkaç) ilişkilendirilerek tartışıldı. Oysa son bir-iki yılda görünürlüğü keskin biçimde artan bir olgu var: radikalleşmiş çocuklar. 15–17 yaş bandındaki gençlerin ölümcül şiddet, çeteleşme, silahlı saldırı ve ideolojik güdülenmiş eylemlere karışma oranı yükseliyor. Kamuoyunun sarsıldığı vakalar, bu dönüşümün simgesine dönüştü: gözaltından firar edip bir polis memurunu öldüren ve arkasından mahalle çetelerinin sahiplenici mesajlarına konu olan genç; neonazi sembolleriyle sokakta rastgele bıçaklı saldırı düzenleyen, çevrimiçi manifestoyla kendini “yalnız aktör” olarak konumlandıran fail (fn2); ve örgütsel hiyerarşiyle değil, esinlenmiş bireysel radikalleşme üzerinden okunan İzmir’deki karakol saldırısı (fn3). Bu makale, olguyu beş eksende çözümler: (1) nedenler, (2) sayı ve vakalar, (3) hukuk ve yetersizlikler, (4) medya ve toplumsal algı, (5) eğitim ve sosyal politikalarla çözüm.
Radikalleşmenin çocuklukta filizlenen dinamikleri, öncelikle aile içi ilişkilerin niteliği ve bakım rejimi ile ilgilidir. Şiddet, ihmal, ebeveyn bağımlılıkları, suça içkin rol modeller, denetimsiz ve parçalı aile yapıları, ergenin davranış repertuvarında şiddeti işlevsel bir seçenek olarak öğretebilir. Aile sosyoekonomik düzeyi düştükçe risk kümelenmesi artar; kalabalık haneler, düşük ebeveyn gözetimi ve kronik ekonomik stres çocuğu erken yaşta enstrümantal şiddet ve kolay para vaatlerine açık hale getirir (Pelit-Alkan, 2022). Türkiye’de göç, işsizlik ve güvencesiz istihdam, ebeveynin ev içi duygusal mevcudiyetini azaltırken, çocuk için aidiyet ve kontrol ihtiyaçlarını akran gruplarında karşılamak daha çekici görünür.
Metropollerin çeperlerinde yansımalı eşitsizlik (lüks rezidans-squat/varoş yan yanalığı) genç zihinlerde “adaletsizlik şeması” üretir. Sahip ol(a)mama duygusu öfke, değersizlik ve rövanş arzusuna evrilir. Bu psikososyal iklimde akran grupları devreye girer: statü, görünürlük, “erkeklik” performansı ve mahalli egemenlik duygusu çeteleşme için birincil itkilerdir. Sosyal medyada motosikletli genç gruplarının bölge işaretleme pratikleri ve “çete adı” edinme süreçleri, mekânı kimlik politikasıyla birleştirir; bu hat üzerinden provokatif mikro çatışmalar hızla kolektif şiddete dönüşebilir. Sarıyer/Ayazağa’daki vaka, küçük bir çevrimiçi atışmanın “toplu linç” ritmine evrilmesini gösterir (Soykan, 2024). Giderek “şiddet” yalnızca bir araç değil, akranlarca ödüllendirilen performans halini alır (Güngör, 2024).
Dijital platformlar (TikTok, Instagram, X, Telegram, oyun toplulukları) radikalleşmenin ivmelendiricisi konumundadır. Bir yanda suç estetiği (silah/para/lüks) “başarı” ve “görünürlük”le kodlanır; öte yanda ideolojik paketler (aşırı sağ, cihatçı, toksik erkeklik söylemleri) algoritmik yankı odalarında kişiselleştirilmiş biçimde dolaşıma girer. Eskişehir vakasında 18 yaşındaki failin Steam üzerinden Doğu Avrupalı bir aşırı sağcıyla temas kurup “Mass Cleaner El Kitabı” gibi materyallerle eylem kurgusunu şekillendirmesi, küresel neonazi ikonografisinin yerel hibritleşmesinin tipik örneğidir (Güngör, 2024). Dijitaldeki komplo söylemleri ve “günah keçisi” anlatıları, dışlanma/geleceksizlik hisseden gençte kognitif sadeleştirme işlevi görür; karmaşık toplumsal sorunları düşmanlaştırılmış bir gruba indirger.
Bu eksenin kritik bir uzantısı, örgütsel hiyerarşi – esinlenmiş yalnız-aktör ayrımıdır. İzmir Balçova’daki karakol saldırısında (fn3) değerlendirildiği kadarıyla belirgin bir hiyerarşik komuta işaretinden ziyade, içerik-tetiklemeli bireysel radikalleşme izleri baskındır. Bu noktada sıkça dile getirilen “Gerçek bağlantı olsaydı böyle bir eylem biçimi seçilmezdi” tespiti, operasyonel rasyonalite ve gizlilik protokolleri açısından isabetlidir; örgütlü yapılarda eylem hedef–zaman–kaçış üçlüsünde daha stratejiktir. Dolayısıyla cezai vasıflandırma ve önleme tasarımı açısından bu ayrım göz ardı edilmemelidir.
Türkiye’de IŞİD gibi yapılarla doğrudan örgütsel teması olmayan; ancak çevrimiçi içeriklerle “hayal edilen dava/devlet” fikrine bağlanan genç profili belirginleşiyor. Bu durumda eylem, çoğu kez yönlendirilmiş olmaktan çok esinlenmiş oluyor; örgüt ise saldırıyı sonradan sahipleniyor. “16 yaşındaki bu çocuk eğer gerçekten IŞİD ile bağlantılı olsaydı böyle bir saldırı yapmazdı” ifadesi, hiyerarşik bağlarda beklenen hedef seçimi–operasyonel disiplin–gizlilik standartlarının amatör, teşhirci profille uyuşmadığını hatırlatır.
Siyaset dilinin sertleşmesi, mafya figürlerinin kamusal meşruiyet kazanması, şiddet içerikli diziler ve “maganda kültürü”nün popülerleşmesi, gençler için modelleme etkisi yaratır. Suçtan elde edilen kazancın gösterişçi tüketim kalıplarıyla görünür kılınması (“başarı anlatısı”), meşru başarı yollarının kapalı olduğuna inanan gençte güçlü bir çekim üretir (Soykan, 2024). Böylece aile–mahalle–dijital üçgeninin ürettiği çok düzlemli risk, kırılgan ergen profillerinde radikal şiddet davranışına dönüşebilir.
TÜİK verilerine göre 2024’te güvenlik birimlerine 202.785 çocuk getirildi; bir önceki yıla göre %13,3 artış söz konusu (Gazete Oksijen, 2025). Suç türlerine bakıldığında yaralama %40,4 ile açık ara önde; hırsızlık %16,6, uyuşturucu %8,2, tehdit %4,6, genel güvenliği tehlikeye sokma %4,2 düzeyinde (Gazete Oksijen, 2025). 2021’de 646 çocuk adam öldürme suçuna karıştı; 48.621 çocuk kasten yaralama, 36 binin üzerinde hırsızlık ve yaklaşık 5 bin cinsel suç kaydı var. 2017–2021 yılları arasında gerçekleşen toplam 3.198 çocuk cinayeti, ağır şiddetin sürekliliğine işaret ediyor. Bu tablo, “suça sürüklenme” kavramının yalnızca adi suç kategorileriyle açıklanamayacağını ve radikal şiddet eksenine kayan yeni bir gerçekliği işaret ediyor. Farklı şehirlerde ortaya çıkan bu örnekler ise, söz konusu gerçekliğin çeşitlenen biçimlerini görünür kılıyor:
Sarıyer/Ayazağa (2024). 15 kişilik motosikletli genç grup, 16 yaşındaki Emir Koçhan’ı darp ederek öldürdü. Olayın kıvılcımı, Instagram üzerinden mahalle adı üzerinden algılanan bir “meydan okuma”ydı. Fail profillerinde okul terki, çoklu suç kaydı, ehliyetsiz işçilik gibi göstergeler kümelenmişti (Soykan, 2024). Mikro düzeyde “mahalle onuru”nunda yoğunlaşan sembolik çatışma, toplu linç ritmine evrildi.
Eskişehir/Arda K. (2024). Failin neonazi sembolleri, canlı yayın stratejisi ve “Mass Cleaner” manifestosuyla ulus-ötesi aşırı sağ repertuarını kullanması; çevrimiçi Doğu Avrupalı bir aktörle plan yaptığı iddiaları, dijital radikalleşme sürecinin çarpıcı örneğidir (Güngör, 2024). Bu vaka, yalnız-aktör dramaturjisinin taklit edilebilirliğine ve medya yankısının etkilerine de ışık tutar.
İzmir/Balçova (2025). Karakola yönelik saldırıda failin örgütsel hiyerarşiden ziyade bireysel esinlenmeye yaslandığı değerlendirmesi (fn3), Türkiye bağlamında esinlenmiş radikalleşme tezini güçlendirir. Bu tür olaylar, failin trajektori analizi (aile–okul–dijital–akran) yapılmadan yalnızca cezai kategoriye sıkıştırıldığında önleyici öğrenme fırsatını kaçırdığımızı gösterir.
İsveç’te 15–20 yaş arası silahlı cinayet/teşebbüs şüphelileri 2012’de 10 iken 2022’de 73’e yükseldi; 7 kattan fazla artış bulunuyor. Çeteler, daha düşük cezai yaptırımlar nedeniyle 18 yaş altını tetikçi olarak kullanıyor; bazı devlet gençlik yurtları “genç suçlular için LinkedIn” gibi işlev görmekle eleştiriliyor (Ahlander, 2024). Birleşik Krallık’ta “toksik erkeklik”, saldırganlık ve çevrimiçi nefret içeriklerinin genç davranışları üzerindeki etkisi kamu raporlarında tartışılıyor (Hogan, 2025). Bu karşılaştırmalar, Türkiye’de gözlenen yükselişin küresel dalgayla eşzamanlı olduğunu; fakat terörle uzun süreli temas, hızlı toplumsal değişim ve kimlik gerilimleri gibi yerel özgünlüklerin seyri daha karmaşıklaştırdığını düşündürüyor.
Türk hukukunda 18 yaş altı herkes “çocuk”; ceza muhakemesinde “suça sürüklenen çocuk” olarak tanımlanır. TCK m.31 cezai sorumluluğu yaş ve bilişsel kapasiteye göre kademeler: 12 yaş altı tamamen sorumsuz; 12–15 aralığında ayırt etme gücü test edilir; 15–18 aralığında indirimli sorumluluk vardır. 15–17 yaşta ağırlaştırılmış müebbet gerektiren fiil için ceza 18–24 yıl; diğer hapis cezaları için 1/3 indirim ve 12 yıl üst sınır uygulanır (Doğan, 2024). Bu yapı, çocuğun eğitilebilir ve rehabilite edilebilir olduğu varsayımına dayanır.
Sorun, kronik tekrar yapan 15–17 yaş grubu vakalarda belirginleşiyor. Çoklu sabıka kaydına rağmen hızla sokağa dönme, toplumda cezasızlık algısı üretiyor ve yeniden suç riskini artırıyor. İnfaz–ıslah ayağında kapasite ve müfredat sorunları, akran bulaşmasını besleyebilir; İsveç örneğinde görüldüğü üzere, kurumsal kümelenme “suç becerilerinin paylaşımı”na yol açabiliyor (Ahlander, 2024). Türkiye’de de erken uyarı–denetimli serbestlik–rehberlik zincirinde kopukluklar gözleniyor; adli kontrol mekanizması yeterince yoğun dozajlı işletilemediğinde, riskli ergen izlenebilirlikten çıkıyor.
Ceza yaşını düşürmek tek başına çözüm değildir; bilimsel literatür, salt cezai sertleşmenin yeniden suçu azaltmada sınırlı etkisine işaret eder. İsveç’in tartıştığı gibi yüksek güvenlikli gençlik tesisleri yalnızca fiziksel kontrol değil, eğitim–psikoterapi–mesleki rehabilitasyon entegre paketleriyle tasarlanırsa anlamlıdır (Ahlander, 2024). Türkiye için öncelik: tekrarlayan ağır şiddet ve organize bağ içeren dosyalarda risk temelli orantılılık, zorunlu rehabilitasyon, yoğunlaştırılmış denetim ve aileyle eş zamanlı müdahale. En kritik boşluk, deradikalizasyon–disengagement protokollerinin yokluğudur. Avrupa’daki “Channel” benzeri yapıların Türkiye’ye uyarlanması; psikolog– sosyal çalışmacı –din sosyoloğu–bilişim uzmanı ekiplerle ideolojik bilişsel yeniden yapılandırma, duygu düzenleme ve sosyal ağ ikamesi programları tasarlanmalıdır. Bu olmadan, hapisten daha öfkeli çıkan genç profili riski artar.
Medya, hukuki terminolojiye paralel biçimde “suça sürüklenen çocuk” ifadesini kullanarak koruyucu bir çerçeve sunar. Ne var ki radikalleşmiş ağır şiddet vakalarında bu dil, kamuoyunda “yumuşatma” ve “faili mağdurlaştırma” izlenimi doğurabilir. Karşı ekstremde ise sansasyonel çerçeveleme, ahlaki panik üretir: “gençlik elden gidiyor” temalı yaygın manşetler, korku–öfke döngüsünü besler (Güngör Kırçıl, 2009). Ahlaki panik iklimi, hızlı ve sert cezalandırma taleplerini yükseltir; fakat yapısal nedenlerin görünürlüğünü azaltır.
Çete açıklamalarını manşete taşımak, propaganda yankısı oluşturur; TikTok çeteleri olgusundaki gösteri şiddeti içerikleri, öykünme riskini artırır. Failin adı–sembol–görsel kodları üzerinden ünlü suçlu kültürü doğabilir. Bu nedenle “fail değil fiil odaklı” sunum, glamorizasyona yarayacak ayrıntıların törpülenmesi ve çözüm odaklı kapanış paragrafı kullanımı önemlidir (Yeniankara, 2024). Bununla birlikte, yapısal okuma yapan yayınlar; eğitim, yoksulluk, mafyalaşma ve siyasal söylemle bağlantıları işaret ederek semptom–nedensellik ayrımına katkı sağlar (Soykan, 2024).
Risk haritalama ile belirlenen hanelere ekonomik–psikososyal destek, ebeveynlik becerileri eğitimi ve aile içi şiddete karşı koruyucu mekanizmalar gerekir. Bağımlılık yaşayan ebeveynlere yönelik tedavi–danışmanlık ağları, çocuk koruma ve okul rehberliği ile eşgüdümlü işletilmelidir. Ebeveynlere dijital rehberlik (platform riskleri, ebeveyn denetimi, başvuru kanalları) verilmeli; dezavantajlı bölgelerde gezici danışmanlık ekipleri kurulmalıdır (Pelit-Alkan, 2022).
Okul, çoğu çocuk için tek güvenli limandır. Devamsızlık ve okul terki için erken uyarı birimleri, tam gün eğitim, burs–beslenme–ulaşım destekleri ve yoksul ilçelerde öğretmen–psikolojik danışman sayısının artırılması önceliklidir. Müfredata değerler eğitimi, şiddet karşıtı bilinç, dijital ve medya okuryazarlığı entegre edilmelidir. Okul–aile–sosyal hizmet–emniyet arasında hızlı bilgi paylaşımı olan bir ortak takip protokolü kurulmalı; düşük yoğunluklu ilk vakada gecikmeden müdahale edilmelidir (Pelit-Alkan, 2022).
Her mahallede kültür–spor–sanat merkezleri, maker atölyeleri ve gençlik kulüpleri açılmalıdır. Mentorluk (usta-çırak), akran liderliği ve toplumsal hizmet programları gençlere pozitif rol ve görünürlük sağlar. “Suç çeteleri aidiyeti”nin alternatifi olarak müzik grupları, spor takımları, izcilik gibi tutkusal topluluklar teşvik edilmelidir. Suçtan dönmüş yetişkinlerin tanıklık programları, “o yoldan geçtim; sonu felaket” mesajını akran etkisiyle aktarır.
Devlet–platform işbirliğiyle proaktif içerik kaldırma hatları kurulmalı; terör propagandası, nefret, çete övgüsü içerikleri hızlı işaretlenip indirilebilmelidir. Karşı anlatılar (counter-narratives) üretilmeli; eleştirel düşünme ve dijital okuryazarlık eğitimleri yaygınlaştırılmalıdır. Anonim danışmanlık ve ihbar hatları, riskli dijital maruziyet yaşayan gençlere güvenli başvuru zemini sağlar. Okul rehberliği ile siber devriyeden gelen sinyaller etik ilkelere uygun biçimde entegre edilmelidir (Mücahit, 2024).
Çocuk Koruma Kanunu ve ikincil mevzuatta, tekrarlayan ağır şiddet ve organize bağ içeren dosyalar için kademeli fakat etkili yaptırım–rehabilitasyon bileşimi tanımlanmalı: zorunlu klinik–psikososyal programlar, yoğun denetimli serbestlik, elektronik izleme ve ailenin eş zamanlı müdahalesi. Çocuk ıslah kurumlarının kapasite ve nitelikleri artırılmalı; radikalleşme alanında uzman psikolog–sosyal çalışmacı–din sosyoloğu–bilişimci ekipleri istihdam edilmelidir. Veri paylaşımı ve ortak vaka yönetimi standartları, okul–emniyet–sosyal hizmet–sağlık arasında güvenli protokollerle tesis edilmelidir.
Uzun vadede genç istihdamı, mesleki eğitim ve kentsel iyileştirme paketleri, suçu yapısal olarak azaltır. OECD literatürü, eğitim ve istihdam fırsatları arttıkça genç suçunun düştüğünü göstermektedir (OECD, 2011). Türkiye’nin genç işsizliği ve bölgesel eşitsizlik sorunlarına odaklanan politikaları, suçun arz koşullarını daraltacaktır.
Veriler ve vakalar, radikalleşmiş çocuklar olgusunun artık marjinal bir istisna değil, yapısal bir risk alanı olduğunu gösteriyor. Klasik “suça sürüklenme” anlatısı, radikal şiddet, ideolojik motivasyon, yalnız-aktör dramaturjisi ve çeteleşme dinamiklerini kapsayacak biçimde güncellenmelidir. Çözüm, cezaları artırma refleksine indirgenemez; aile, okul, mahalle, dijital dünya ve hukuk arasında eşgüdümlü bir erken müdahale mimarisi kurmayı gerektirir.
Politika önerilerimizin ortak paydası üç ilkede özetlenebilir:
1-Erken uyarı ve yoğun dozajlı müdahale: Okul terki, tekrarlayan disiplin sorunları, dijitalde aşırıcı içerik maruziyeti veya akran şiddeti sinyali görüldüğünde gecikmeden ve çok aktörlü biçimde harekete geçmek.
2-Dengeli adalet: Mağdur adaletini ve toplumsal güvenliği korurken, failin çocuk niteliğini ve kazanılabilirliğini gözetmek; tekrarlayan ağır vakalarda orantılı yaptırım + zorunlu rehabilitasyonu birlikte uygulamak (Doğan, 2024).
3-Toplumsal onarım ve fırsat: Gençlere pozitif aidiyet alanları, eğitim–istihdam köprüleri ve görünür başarı rotaları sunmak; suç çetelerinin sağladığı kimlik ve statü vaatlerine meşru alternatifler üretmek (Pelit-Alkan, 2022; OECD, 2011).
Her radikalize genç, sistemin bir yerinde kaçırılmış bir erken uyarı sinyalidir. Bugünün faili, dünün ihmal çocuğu; yarın ise toplumun ya kazanacağı ya da kaybedeceği bir yetişkindir. Bu nedenle okuldan emniyete, medyadan aileye uzanan zincirde farkındalık, koordinasyon ve sürekli öğrenme esastır. Türkiye, aşırı cezalandırma ile aşırı romantikleştirme uçları arasında sıkışmadan, bilgi temelli ve insan onuruna saygılı bir çocuk adalet ekosistemi kurabildiği ölçüde, radikalleşmiş çocukları yarının kazanılmış gençlerine dönüştürebilecektir.
______________________________________________________________________
Kaynaklar
· Ahlander, J. (2024). “How Sweden's youth homes nurtured killers, creating Europe's gun crime capital” https://www.reuters.com/world/europe/how-swedens-youth-homes-nurtured-killers-creating-europes-gun-crime-capital-2024-06-24/#:~:text=While%20Swedish%20law%20allows%20criminal,jail%20sentence%20for%20an%20adult
· Doğan, B. (2024). “Çocuğun Cezai Ehliyeti ve Yaş Küçüklüğü Nedir?” https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/cocugun-cezai-ehliyeti-ve-yas-kucuklugu-ceza-indirimi-nedir.html
· Güngör Kırçıl, A. (2009). Türkiye’de medya, suç ve ahlaki panik ilişkisi (Doktora tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Radyo-Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı). İstanbul.
· Güngör, Ö. (2024). “Z Kuşağı Niçin ve Nasıl Radikalleşiyor: Arda K. Örneği” https://urad.org.tr/tr/radikal-aglar/z-kusagi-nicin-ve-nasil-radikallesiyor-arda-k-ornegi
· Hogan, M. (2025). “From the police to the prime minister: how Adolescence is making Britain face up to toxic masculinity” https://www.theguardian.com/tv-and-radio/2025/mar/22/netflix-from-the-police-to-the-prime-minister-how-adolescence-is-making-britain-face-up-to-toxic-masculinity
· Mücahit, O. (2024). “Türkiye’de şiddet olaylarının artışı ve toplumsal çürümenin nedenleri”. https://haberajandanet.com/Article/turkiye-de-siddet-olaylarinin-artisi-ve-toplumsal-curumenin-nedenleri/JM17mK1CvNyxP2fa6ape#:~:text=i%C5%9Fleyebilecek%20kadar%20g%C3%B6z%C3%BC%20d%C3%B6nm%C3%BC%C5%9F%20psikopatlar,var
· OECD (2011), Reducing the Involvement of Youth in Armed Violence: Programming Note, Conflict and Fragility, OECD Publishing. http://dx.doi.org/10.1787/9789264107205-en
· Pelit, K. ve Alkan, M.F. (2022). Suça Sürüklenen Çocukların Sosyo-Demografik ve Suç Özelliklerinin İncelenmesi. Türkiye Sosyal Hizmet Araştırmaları Dergisi 6(1), 51-65. DOI: 10.55109/tushad.1028919
· Soykan, T. (2024). “Çocuk çetesi bir çocuğu öldürdü” https://www.birgun.net/makale/cocuk-cetesi-bir-cocugu-oldurdu-553660
· Yeniankara. (2024). “Çeteden küstah açıklama: Polis katili Yunus Emre Geçti'ye sahip çıktılar” https://www.yeniankara.com.tr/guncel/ceteden-kustah-aciklama-polis-katili-yunus-emre-gectiye-sahip-ciktilar-82240#:~:text=Bah%C3%A7elievler%20Devlet%20Hastanesine%20yap%C4%B1lan%20sald%C4%B1r%C4%B1daki,a%C3%A7%C4%B1klamas%C4%B1%20yapt%C4%B1
Prof. Dr.
Prof. Dr. Özcan Güngör, 1977 yılında Çorum’da doğmuştur. 2001 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun olmuştur. Sırasıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’nın değişik birimlerinde ve ABD’de çalışmış, Atatürk Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmış ve halen Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde görev yapma... [Profili gör]
Özcan Güngör
08/09/2025
Emre Gürbüz
01/08/2025
Abdullah Denikul
14/07/2025
Oğuz Demir
19/03/2025
Abdullah Denikul
17/02/2025