Uluslararası Radikalizm Gözlemevi
06560, Söğütözü Cad. No:43 Ankara, Turkiye
Yakın Doğu’daki siyasi gerginlikler, şimdiye kadar kendilerini ekonomik yaptırımlar, suikastler ve vekalet savaşlarıyla göstermiştir. İran-İsrail dengesi de İran’ın vekillerinin İsrail ile çatışmaları çerçevesinde gelişmiştir. Irak, Yemen, Filistin ve Lübnan’daki çoğunlukla Şia milis grupları ve Suriye’deki Esad rejimi İran’ın ileri karakolları olarak işlev görmüştür. Bölgenin kaynaklarını, ticaret ve enerji yollarının uzun vadeli paylaşımını etkileyen bu mücadele İran’ın vekalet savaşlarına, iç siyasi istikrarına müdahaleye, askeri ve istihbarat kapasitesinin baltalanmasına ABD’nin dahli ile İbrahim İttifakı’nın kapsamına işaret edecektir.
7 Ekim 2023 – 13 Haziran 2025 İran-İsrail Vekâlet Savaşları
Bölgesel gerilimin seviyesini değiştiren tarihsel kırılma 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan Aksa Tufanı saldırılarıdır. Evvela İran tarafından kısa vadeli bir stratejik kazanım olarak görülen bu taktik hareket İran’ın bölgedeki vekillerinin kısa zamanda çok hızlı kuvvet kaybetmesine ve Yakın Doğu siyasi mevzilerinin el değiştirmesine sebep olmuştur. 2 yıl içerisinde Hamas üst düzey yetkililerinden Yahya Sinvar, Muhammed Sinvar, İsmail Haniye, Salih Aruri, Muhammed Deif, Mervan İsa dahil çok sayıda kişi İsrail Savunma Kuvvetleri tarafından düzenlenen “Demir Kılıçlar” operasyonlarında hayatını kaybetmiş, yapılan kara harekatı Gazze şeridindeki insani krizi derinleştirmiştir. Hamas için bu savaş, Gazze’nin Filistinsizleştirilmesi, tüm alt ve üst yapının tahrip olması, 60 bine yakın sivil kayıpla sonuçlanmıştır. Eşzamanlı olarak devam eden düşük yoğunluklu Hizbullah-İsrail çatışması ise Eylül 2024’te Hasan Nasrullah dahil çok sayıda üst düzey Hizbullah yetkilisinin Kuzey Okları Operasyonu dolayısıyla hayatını kaybetmesi yahut tasfiye edilmesiyle derinleşmiştir. Nasrullah’ın ölümünden sonra İran, İsrail anakarasına SİHA ve balistik füzelerle saldırı düzenlemiş, moral üstünlüğünü kaybediyor olduklarının farkında olan İranlı yetkililer askeri manevra kapasitelerini zorlama yoluna gitmiştir.
Hizbullah ve İran desteğinden görece mahrum kalan Esad, bu süre zarfında 27 Kasım 2024’te Heyetu Tahrir el Şam (HTŞ) öncülüğünde muhaliflerin başlattığı hücumla siyasi ve askeri irade üzerinde kuvvetini kaybetmiştir. Aralık 2024’te Suriye’de Baas rejiminin düşmesi ve yerine gelen eski selefî, El-Nusracı, yeni ılımlı İslamcı yönetim ise İran’ın devlet düzeyindeki tek teopolitik ittifakını kaybetmesine yol açmıştır. Bu süreçte İran’ın Yemen’deki vekili görünen Husiler “direniş ekseni” içerisinde jeopolitik ricatın bir istisnasını oluşturmuş hatta Ekim 2023 sonrası İsrail’e karşı dayanışma göstermek maksadıyla uzun menzilli İHA ve füzeler ile çatışmanın coğrafyasını genişletmeye çalışmıştır.
13 Haziran Öncesi İsrail-İran Vekalet Savaşları’nın Türkiye’ye Yansımaları
Filistin meselesi üzerine Yeniden Refah Partisi, Saadet Partisi, Türkiye İşçi Partisi başta olmak üzere çeşitli İslamcı ve solcu siyasi hareketlerin sert muhalefetine maruz kalan AKP iktidarı, gerekli gördüğü takdirde iç güvenlik kabiliyetlerini kullanarak hükümetin yönlendirmediği İsrail protestolarına müdahale etmektedir. Cumhuriyet Halk Partisi öncülüğünde İstanbul’da 9 Şubat ve 29 Mayıs 2025 tarihlerinde yapılan Filistin protestoları ve 29 Kasım 2024 TRT World Forum etkinliğinde bilfiil Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması sırasında gösterilen tepki, protestocuları kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya getirmiştir. Türkiye içinde aşırı radikal gruplar ile İslamcı sivil toplum kuruluşları Türkiye’yi İsrail ile ilişkiler konusunda daha sert önlem almamakla suçlamışlardır. Polisin bu gösterilere karşı aldığı önlemlerde sert bir dille eleştirilmiştir. Türkiye içerisindeki protestolar sadece Türk şirketlerine yönelik kalmamıştır. Azerbaycan Türklerinin petrol ve doğal gaz lokomotifi SOCAR’a yöneltilen ithamlar ve Türkiye sınırları içerisinde yapılan eylemler de Türkiye-Azerbaycan ilişkileri için dikenli yollar inşa etmektedir.
13 Haziran Saldırıları- Aslan Kükreyişi/Rising Lion Operasyonu
İran-İsrail gölge savaşı bölge genelinde yıllardır suikastlar, sabotajlar ve füze saldırılarıyla devam etmekteydi. İran’ın nükleer programının ilerleyişini yavaşlatacak çok sayıda suikast düzenlenmiş, İran devlet medyası İsrail’i bu suikastlerin faili olmakla itham etmiştir. 2010’da başlayan suikastler zinciri 12 Ocak’ta Mesut Alimuhammedi, 23 Temmuz’da Daryuş Rızainecat, 29 Kasım’da Mecit Şehriyari, 11 Ocak 2012’de Mustafa Ahmedi Ruşen 27 Kasım 2020’de ise İran’ın nükleer programının en önemli isimlerinden Muhsin Fahrizade, suikast sonucu hayatını kaybetmiştir. 11 Haziran 2025 tarihinde erişim kısıtlaması kaldırılan Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) raporuna göre İran nükleer programı uranyumu %60 zenginleştirmeyi başararak nükleer silah geliştirmek için gereken %90 zenginleştirmeye çok yaklaşmıştır. (1) Açık kaynak haline geldikten sonra Avrupa ve Kuzey Amerika merkezli basında kendisine yer bulan UAEK raporu aynı ay başlayacak İsrail operasyonları için meşru bir zemin teşkil etmiştir.
13 Haziran 2025 günü İsrail, “Rising Lion Operation” adı verilen kapsamlı bir harekatla İran’ın nükleer altyapısını, balistik füze üslerini ve üst düzey askeri komuta kademesini hedef almıştır. 13 Haziran 2025’ten itibaren İsrail tarafından düzenlenen saldırılarda İran, İsrail, ABD ve Türkiye menşeili çeşitli medya kaynakları 9 ile 17 arasında nükleer bilimcinin hayatını kaybettiğini iddia etmiştir. (2,3) 13 ve 22 Haziran tarihlerinde Fordo Natanz ve Isfahan’daki nükleer tesislere ABD ve İsrail Hava Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen saldırılar taze olmakla birlikte ABD Başkanı Trump verdiği demeçte Fordo’nun tarumar edildiğini belirtmekten çekinmemiştir. Bu saldırılardan sonra 23 Haziran’da İran’ın Amerikan birliklerinin de bulunduğu Katar’daki El Udeid Hava Üssü’ne yaptığı saldırıda Katarlı ve Amerikan yetkililerin açıklamalarına göre can kaybı yaşanmamış, Başkan Trump saldırıyı zayıf bir misilleme olarak nitelendirmiştir.
13 Haziran 2025’i dönüm noktası yapan diğer süreç ise İran ordusunun zirvesinin verdiği kayıplardır. İran Devrim Muhafızları Ordusu Başkomutanı Tümgeneral Hüseyin Selami, İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Hatm el-Enbiya Merkezi Karargâh Komutanı Tümgeneral Gulamali Reşid ve Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacizade 13 Haziran 2025’ten sonra İsrail’in düzenlediği saldırılarda yaşamını yitiren İranlı üst düzey askeri yetkililerdendir. İran Genelkurmayı İstihbarat Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Gulamreza Mehrabi, Genelkurmay Operasyonlar Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Mehdi Rabbani, İstihbarat Şefi Tuğgeneral Muhammed Kazemi ve Yardımcısı Tuğgeneral Hasan Muhakkık, İran’ın savaş zamanı genelkurmay başkanı (Bakıri’nin ölümünden sonra kısa süreliğine genelkurmay başkanlığı görevi üstlendi) Tümgeneral Ali Şademani, Kudüs Gücü Filistin Kolordusu Başkanı Tuğgeneral Said İzzedi ve Kudüs Gücü Silah Transferi Komutanı Tuğgeneral Behnam Şehriyari de 13-21 Haziran tarihlerinde hayatını kaybedenler arasındadır. Adı İsrail yahut İran kaynaklarından açıklanan kayıplar haricinde 400’den fazla silahlı kuvvetler personelinin de yaşamını yitirdiği İran İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı tarafından açıklanmıştır. (4) Kısa sürede nükleer araştırmalar için önemli addedilen Feridun Abbasi, Hüseyin Fekhi gibi isimlerin sivil yerleşkelerde saldırıya uğraması, İran Genelkurmay Başkanı ve vekili dahil çok sayıda askeri personelin nokta atışı hava saldırılarıyla hayatını kaybetmesi ciddi bir istihbarat açığına işaret etmiştir. 24 Haziran’da Trump’ın öncülük ettiği ateşkes ilanından beri kayda değer bir saldırı yaşanmamış, aynı gün İsrail Savunma Kuvvetleri tarafından İran’ın gerçekleştirdiği iddia edilen misillemesine karşılık fırlatılan füzelere rağmen İranlı yetkililer hem iddiayı reddetmiş hem de başka bir misillemede bulunmamıştır.
Göç, Sınır Güvenliği, Bölgesel İstikrar
İran ile İsrail arasındaki çatışmanın derinleşmesi, sadece iki ülkeyi değil tüm bölgeyi sarsan insani ve güvenlik sonuçları doğurmaktadır. Yakın Doğu, Irak ve Suriye İç Savaşı’nın yarattığı devasa göç dalgasının yükünü hâlâ taşımaktadır. 2011’de başlayan Suriye İç Savaşı boyunca 23 milyon nüfuslu ülkeden 6,8 milyon Suriyeli ülke dışına kaçmış, 6 milyonu aşkın insan ise ülke içinde yer değiştirmek zorunda kalmıştır. Irak’ta ise Amerikan işgali ve devamında iç savaşla birlikte IŞİD’in yükselişiyle dalgalanmalarla beraber 4.4 milyondan fazla Iraklı ülkesinin içinde yer değiştirmek, çeyrek milyondan fazla Iraklı ülkesini terk etmek durumunda kalmıştır. (5) Arap sığınmacıların komşu ülkelere ve Avrupa’ya kitlesel akını, bölgesel istikrarı, bölge ülkelerinin sınır güvenlik, eğitim ve sağlık politikalarını revize etmesine yol açmış ve Avrupa siyasetini derinden etkilemiştir. Halihazırda İran sınırlarında bulunan 3,5 milyon kadar Afgan mülteci de çatışma nedeniyle ikinci kez yerinden olma riskiyle karşı karşıyadır. Göç hareketliliğini tetikleyecek süreç İran rejiminin düşmesi ve İran’ın bir arada kalmasını zorlaştıracak siyesi sonuçların doğmasına bağlıdır. Trump’ın açıklamaları İran için böyle bir sonucun istenmediğini göstermektedir. İran’da en güçlü ve kalabalık etnik grup olan Türkler de doğrudan İran’ın parçalanmasını desteklemiyor gözükmektedir. İran’da rejim ayakta kalmaya devam etmesi bölgede yoğun bir göç dalgasının oluşmasını engeller görünmektedir. Fakat İran ekonomisinin kötüleşmesi, işsizlik ve askeri çatışma kısmi göç hareketliliğini yaratacak etkiye sahip olduğu kabul edilebilir.
Türkiye Güvenlik Politikaları
Türk kolluk kuvvetleri 1991 yılından beri Irak sınırını, 2011 yılından beri Suriye sınırını düzensiz sığınmacı akınlarına karşı muhafaza etmektedir. Çoğunluğu şehirde yaşayan 92 milyon nüfuslu İran’da düşük yoğunluklu bir İran-İsrail çatışmasının devam etmesi yahut iç karışıklık ortamının oluşması benzer bir göç krizi potansiyelini İran cephesi üzerinden gündeme getirmektedir. Bölgenin destabilize olması durumunda KCK yapılanmasının İran kolu olan PJAK terör örgütünün Türkiye-İran sınırında etkinliğini arttırma ihtimali hem sınır güvenliği açısından hem de Güney Azerbaycan bölgesinde yaşayan İran Türkleri açısından bir tehdite yol açmaktadır. 2021 yılından itibaren sayıları hızla artan Afgan göçmenlerin İran üzerinden Türkiye’ye girdiği bilinmektedir.
Aynı yıl inşasına başlanan modüler beton duvar projesinin ise sınır güvenliğini sağlamak konusunda verimsiz bir yöntem olduğu dünyadaki diğer örnekleri üzerinden tartışılmaktadır. Suriye, Irak ve İran dahil 1855 kilometrelik kara sınırını monitör etmek için sınır çitleri, duvarlar, hendekler, dikenli teller ve sınır devriyeleri gibi fiziksel imkanları ve personel kapasitesini kullanmakla beraber, doğru fizibilite çalışmalarıyla CCTV ve termal kameralar, İHA’lar, yer sensörleri, hareket dedektörleri gibi gözetim teknolojilerini daha verimli şekilde kullanma potansiyeline sahiptir. Sığınmacıların biyometrik kayıtlarının yapılması yahut tespiti Türkiye’nin terörle mücadele ve kamu sağlığı stratejisinin bir parçası olarak hem sınır güvenliği hem de düzensiz göç akınlarının yönetilmesinde kritik bir rol oynayabilir.
Türkiye-Azerbaycan İlişkileri/Sonuç
İran’da herhangi bir genel iç karışıklık durumunda hem Zengezur Koridoru’nun güvenliği tehdit altına gireceğinden Türkiye-Azerbaycan işbirliğinin askeri ve istihbarat açısından kuvvetlendirilmesi elzemdir. Milli Savunma Bakanlığı tarafından duyurulan Nahcivan’da 12-19 Haziran’da gerçekleştirilecek "Sarsılmaz Kardeşlik 2025" bilgisayar destekli komuta yeri tatbikatı ve 20-30 Haziran arasında yapılacak "Mustafa Kemal Atatürk 2025" tatbikatı Nahcivan ve Zengezur Koridoru’nun jeostratejik önemine işaret etmiştir.
İran’ın destabilize olması Yakın Doğu bölgesi ve Türkiye için bir göç krizi yaratma potansiyeli barındırmakla birlikte 10 Kasım 2020 tarihinde imzalanan Azerbaycan-Ermenistan Ateşkes Antlaşması’nın 9. Maddesini tartışmaya açma zemini oluşturur. Antlaşmanın güncel hali koridorun ekonomik kullanımının güvenliğini garanti etmekle beraber arabulucu olan Rusya Federasyonu’nun garantörlüğü Türkiye ve Azerbaycan için jeopolitik bir sorun teşkil etmektedir. Antlaşmanın bu haline dahi vaktiyle endişeyle yaklaşan İranlı yetkililerin İsrail ve Amerikan saldırılarından sonra bölgeye nüfuz etme kapasitesi azaldığından Azerbaycan’ın koridorun askeri ve ekonomik niteliğini tekrar istişare etme ihtimali mevcuttur. 5 Temmuz’da Hankendi’de toplanan Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Zirvesinde Aliyev, Pezeşkiyan ve Erdoğan’ın verdikleri görüntüler, jeopolitik olarak sıkışmış İran’ın yeni hareket alanları açma çabası olarak yorumlanabilir. Bu merhalede Türkiye ve Azerbaycan’ın değerlendirebileceği diğer fırsatlar şunlardır:
1. Zengezur Koridorunda Rusya FSB Sınır Servisi’nin etkisizleştirilmesi, Türkiye’nin Zengezur Koridorunda garantörlüğü, Ermenistan-Türkiye ve Azerbaycan arasında güçlü bir ekonomik işbirliğinin sağlanması,
2. Bölgesel yayılmacılığı terk etme niyetindeki bir İran’ın bölgesel ekonomik entegrasyonuna katkı sağlamak ve Güney Azerbaycan Türk bölgesinin ekonomik kalkınmasını sağlayacak işbirliği ve yatırımlarda bulunmak,
3. TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumların teşvik ve organize ettiği projelerle İran ve Türkiye’nin iktisadi işbirliğine destek olmak ve bölgesel barışı teyit etmek maksadıyla kültür sanat faaliyetleri tertip etmek,
4. İran’ın Batı Azerbaycan, Doğu Azerbaycan, Erdebil, Zencan, Hemedan eyaletlerindeki Türk yerleşkelerinin bir daha saldırıya uğrama ihtimaline karşılık Türkiye ve Azerbaycan’ın ortak garantörlük iddiasında bulunması,
5. Tractor F.C. takımının Türkiye’deki ve Azerbaycan’daki tanınırlığından faydalanarak, üç ülke arasındaki turizm hareketliliğini arttırmak.
_____________________________________________________________________________________
Referanslar
(4) HRANA (Human Rights Activists in Iran). “Twelve Days Under Fire: A Comprehensive Report on the Iran-Israel War,” Haziran 28, 2025. https://www.en-hrana.org/twelve-days-under-fire-a-comprehensive-report-on-the-iran-israel-war/.
(1) International Atomic Energy Agency. “Verification and Monitoring in the Islamic Republic of Iran in Light of United Nations Security Council Resolution 2231 (2015),” Haziran 11, 2025. https://www.iaea.org/sites/default/files/25/06/gov2025-24.pdf.
(2) Leicester, John. “Israel Killed at Least 14 Scientists in Its Attack on Iran’s Nuclear Know-how.” AP News, Haziran 24, 2025. https://apnews.com/article/israel-iran-nuclear-science-attacks-e298f00ba261debba4499a48c9df8b3d.
(5) UNHCR (United Nations High Commissioner for Refugees), Iraq: Annual Results Report 2024 (Geneva: UNHCR, 2024), https://www.unhcr.org/media/iraq-annual-results-report-2024.
(3) Yousef, Khaled, and Ikram Kouachi. “Israeli Media Claims 17 Iranian Nuclear Scientists Killed in Recent Strikes.” Anadolu Agency, Haziran 21, 2025. https://www.aa.com.tr/en/middle-east/israeli-media-claims-17-iranian-nuclear-scientists-killed-in-recent-strikes-/3607095.
Emre Gürbüz
01/08/2025
Abdullah Denikul
14/07/2025
Oğuz Demir
19/03/2025
Abdullah Denikul
17/02/2025
Hilmi Demir
14/02/2025