Uluslararası Radikalizm Gözlemevi
+905534025560info@urad.com.tr06560, Söğütözü Cad. No:43 Ankara, Turkiye
Giriş
Müslüman Kardeşler 1928’deki kuruluşundan beri Orta Doğu’nun en önemli toplumsal gruplarından biri olmuştur. Hasan al-Benna’nın liderliğinde kurulan grup, yıllar içinde ideolojik ve organizasyonel birçok değişim geçirmiştir. İlk başta pasif ve öğretici bir yol izleyen grup, 1930’ların sonuna geldiğinde ideolojik, 1940’ların başında organizasyonel ve son olarak 1948’de eylemsel olarak radikal bir değişime uğramıştır. 1950’lerde radikalleşme sebebiyle hükümet baskısına uğrayan Müslüman Kardeşler, başka ülkelere geçerek benzer prensipler, lider kadroları ve mekanizmalar ile çalışan yeni kollar oluşturmuşlardır. Bu makalede üstten bakıldığında sivil toplum örgütüymüş gibi görünen Müslüman kardeşlerin radikal ve paramiliter kolları olup olmadığı ele alınacaktır. Bu doğrultuda radikalizmi tanımlanacak ve örgütün dönemsel olarak radikalleşmesi analiz edilecektir.
Radikalizm Nedir?
Radikalizmin birçok farklı türü ve söylemi olsa da akademik olarak şu şekilde tanımlanmaktadır: Hegemonik sistemlere, kişilere ve kurumlara karşı, belirli bir bağlam içerisinde yapılan muhalefet (Karell, 2019). Radikalizm sadece silahlı terör yani eylemsel radikalizm formunda olmak zorunda değildir. Radikalizm aynı zamanda söylemsel (doktrinel) ve organizasyonel de olabilir. Bir grubun rejim/sistem değişikliği söylemi, başka radikal grupları siyasi ve finansal olarak desteklemesi veya devrimci bir kolunun olması o grubu radikal yapabilir. Örneğin komünist Çin’deki bir grubun, demokratik bir sisteme geçilmesi için yaptığı muhalefet ve organizasyonunun içinde kurduğu demokratik devrimciler kolu bu grubu radikal olarak tanımlayabilir. Devam eden kısımlarda yukarıdaki tanım ışığında başlıca İslami radikalizm ve cihatçılık ele alınacaktır.
Radikalizmin Basamakları
Radikal örgütler çoğu zaman bir anda değil, basamaklar halinde radikalleşirler. Biz ise genelde sadece son basamağı olan eylemde radikalleşmeye şahit oluruz. Radikalleşmenin basamakları sırasıyla şu şekildedir: ideolojik radikalleşme, organizasyonel radikalleşme ve eylemsel radikalleşme (Matesan, 2019). Esasında bu süreç bir binanın inşası gibi görülebilir. Son ve görünür yapı olan eylemsel radikalleşme ancak ideolojik ve organizasyonel temeller kurulduktan sonra ortaya çıkabilir. Bazen de eylemsel radikalleşme ile örgütün ideolojisi arasında bir gerilim yaşanabilir. Örgüt, eylemsel radikal kanadını görmezden gelebilir ya da reddedebilir. Müslüman Kardeşler’in durumunda da süreç biraz bu şekildedir. İlk başta, Hasan al-Benna’nın öğretisiyle barışçıl bir organizasyon olarak faaliyete başlayan grup, daha sonra aktivist bir ideoloji benimseyerek hükümet politikasına muhalefet etmiştir. Bu aktivist ideolojiyi desteklemek için daha sonra “Gizli aparat” dedikleri silahlı mücahit bir grup oluşturmuşlardır. En son adım olarak bu mücahit sınıfı hem Filistin’de Siyonistlere karşı cephe almış hem de bir noktadan sonra hükümet personeline karşı fiziksel direniş ve suikast girişimlerinde bulunmaya başlamıştır. Yani, göründüğü üzere, aktivist ideoloji aslında mücahitlere ve şiddet eylemlerine olan ihtiyacı ve temeli oluşturmuştur.
Radikalleşmeyi Tetikleyen Faktörler
Radikalleşmeyi tetikleyen faktörler durumdan duruma değişse de genel hatlarıyla, iç ve dış faktörler olarak iki gruba ayrılabilir. Örgüt/grup içindeki anlaşmazlıklar ve güç çekişmeleri iç faktörleri oluştururken mevcut hükümetten veya bir güç kaynağından görülen baskılar, sisteme karşı aşırı hınç duygusu (Tağut, şirk gibi kavramsal bakış bu hınç duygusunu besler) ve başka ülkelerde yaşanan radikal hareketler dış faktörleri oluşturur (Matesan, 2019). Hasan al-Benna’yı ve varislerini de radikalizme sürükleyen bu iki faktör olmuştur. 1940’ların sonuna doğru artan hükümet baskısı ve barışçıl muhalefet için daralan alan, Benna’yı daha radikal kararlar almaya itmiştir. II. Dünya Savaşı yılları sırasında, grubun İngiltere’ye bağlı hükümet tarafından gördüğü baskı ve yer yer tutuklamalar, grubun hükümete karşı güvensizliğini artırmıştır (Mitchell, 1993). Hâlihazırda antiemperyalist olan grup, bu güvensizlik sonucu daha aktif bir ideoloji ve organizasyon oluşturulmuştur. Mücahit kolu, hükümet baskısının arttığı bir dönem olan 1942’de kurulmuştur. Hasan al-Benna’nın ilk önce tutuklanması, sonra da suikastı gruptaki güvensizliği getirmiştir. Buna karşılık intikam olarak mücahitler savcı ve hükümet personeli suikastlara başlamıştır. Bu hükümet baskıları, karşılıklı çatışma ve Filistin’de yaşanan olaylar dış faktörler olarak adlandırılabilir.
Hasan al-Benna’nın ideolojisini pasif bulan bazı grup üyeleri daha aşırı bir tekfirci yorumu benimseyerek radikalleşmişlerdir. Bu isimlerden biri de aynı zamanda Seyit Kutup’u da örgüte bizzat üye yapan Salih al-Ashvami’dir (Mitchell, 1993). Bu oluşmaya başlayan güç mücadelesi, al-Ashvami’yi mücahit kanadının faaliyetlerini genişletmeye itmiştir (Mitchell, 1993). Benna’nın suikastının ardından grubun başına seçilen el-Hudeybi de etkisiz bulunmuş ve Benna’nın ölümünden doğan güç boşluğuyla mücahit kolu ipleri eline alarak daha da radikalleşmiştir. Artan baskılar, daralan barışçıl yollar ve grubun içindeki güç mücadelesi grubun radikal üyelerini 1954’te dönemin Mısır başbakanı Cemal Abdülnassır’a suikast girişiminde bulunmaya bir nevi itmiştir.
Radikalizm Trendleri
Bir grubun radikal faaliyetlerde bulunmasının bir sebebi de başka grupların da radikalleşmesi, yani bir anlamda radikal bir çevrenin oluşmaya başlamasıdır. Öyle ki, daha Müslüman Kardeşler’in ne iç ne de dış faktörler tarafından baskılanmadığı bir dönemde, Benna’nın örgütün bünyesine gizlice silah sokması ve dönemin hükümet muhalifi asker kadrolarıyla bağlantı kurması ancak başka grupların radikalleşme hareketleriyle bağdaştırılabilir (Mitchell, 1993) (Matesan, 2019).
Müslüman Kardeşler’de Radikalizm ve Şiddet
Esasında Müslüman kardeşlerin kuruluşundan beri antiemperyalist politikalarından ötürü sert muhalif bir grup olduğu söylenebilir. Zira, 1938 yılından başlanarak, grubun Filistin’deki anti-Siyonist hareket için gönüllü militan yetiştirmesi, erken dönemden grubun daha kurumsallaşmamış silahlı bir kolunun varlığına işaret etmektedir. Dikkatli bakıldığında aslında bu sürecin Müslüman Kardeşler’in eylemsel radikalleşmesine geçen bir mekanizma olarak görülebilir. Arap milliyetçisi ve antiemperyalist birlikler daha sonra mücahit kollarına, bu kollar ise daha sonra radikal örgütlere dönüşmektedir. Kardeşler’in Mısır kolunda, bu kimlikle kurulan mücahit grubu daha sonra kendini ayırmış ve gerilla faaliyetine geçmiştir. Benzer bir şekilde Kardeşler’in Suriye kolu Filistin mücadelesi için yetiştirdiği kişiler daha sonra Suriye’nin içinde başkaldırılarda da yer almış ve kendilerini ana gruptan ayırarak kendi başına faaliyete devam etmişlerdir. Bir yandan ise Müslüman Kardeşler’in pragmatik yapıda bir grup olduğu da söylenebilir (Hweio, 2021). Hasan al-Benna döneminde de olduğu gibi grup, şiddeti ve radikalizmi taktiksel olarak kullanma eğilimindedir. Demokratik ve barışçıl yollar kapandığında grubun hayatta kalmak amacıyla şiddete ve radikalizme başvurduğu görülebilir.
Hasan al-Benna’nın temelini attığı, Salih al-Ashvami’nin geliştirip Seyit Kutup’un son haline getirdiği Mücahit kolu, 50’lerde başlayıp 60’ların sonuna kadar süren hükümet baskından kaçanlarla Orta Doğu’da farklı kollara ayrılmıştır. Zaman geçtikçe ana yapıdan ayrılan bu mücahit kolları kendi başlarına hareket etmeye başlamışlardır. Bunların bir örneği Müslüman Kardeşler’in Suriye kolunda gözlemlenebilir
Mısır Dışı Kollar
Müslüman Kardeşler sadece Mısır’da değil Orta Doğu’nun hatta dünyanın farklı yerlerinde de gruplaşmıştır. Özellikle bu grupların 1950’den, yani Abdünnasır rejiminin Müslüman Kardeşlere uyguladığı baskıcı politikalar sonuncu başka ülkelere göç ederek Müslüman Kardeşler kollarını kurdukları görülebilir. Bunların birçoğu her ne kadar Mısır’daki ana gruptan ayrı olsa da adını, öğretilerini ve lider kadrolarını taşımaya devam etmişlerdir. Bunlardan bazıları pasif muhalefet yaparken bazıları ise şiddet ve eylemsel radikalizmi benimsemişlerdir. Şunu not etmek gerekir ki yazıda bahsedilen kolların birçoğu resmi olarak Mısır’daki ana kola bağlı değildir. Fakat yukarıda belirtildiği gibi lider kadrosunun, finansal kaynakların veya yöntemlerin Müslüman Kardeşlerle doğrudan bağlantılı olması onları bir nevi Müslüman Kardeşler’in bahsi geçen ülkedeki temsilcisi yapmaktadır. Yazının konudan sapmaması ve çok komplike hale gelmemesi amacıyla bu örgütlerden sadece şiddete başvuranlarını ele alacağız. Müslüman Kardeşler’in Mısır dışı radikla grupları alttaki gibidir:
Suriye Kolu
Müslüman Kardeşler’in Suriye kolu 1947 yılında faaliyete başlamıştır. Bu tarihlerde daha pasif direniş halinde olan grup, radikal faaliyetlerine Mısır kolunda da olduğu gibi Filistin’de savaşmak üzere militan yetiştirerek başlamıştır. “Özgürlük ordusu” adı verilen bu birlikler daha sonra Suriye’ye geri dönmüş, Baas Partisi’nin iktidara gelmesinden 15 yıl kadar sonra Abdullah Azzam’ın da katıldığı Hama isyanlarına öncülük etmişlerdir (Conduit, 2019). Raporlara ve anekdotlara göre grubun genç üyeleri bu isyan sırasında silahlanmış ve hükümet kurumlarına baskın düzenlemişlerdir. İsyanın Müslüman Kardeşler bölümünü yönlendiren ve aynı zamanda Seyit Kutup’un yakın arkadaşı olan Marvan Hadid, ilk defa bu olayda ismini duyurmuştur. İsyan, hükümetin askeri müdahalesi ile son bulmuş, 40 ile 100 kişi hayatını kaybetmiştir (Conduit, 2019). Bu olaydan sonra Hadid grubun içinde önemli bir figür olarak ortaya çıkmış ve örgütün radikal koluna liderlik etmeye başlamıştır. Aynı zamanda bu dönemde grubun pasif direniş kolu ile silahlı direniş kolu arasında ayrılıklar yaşanmaya başlamıştır. Hadid, ilerleyen yıllarda Müslüman Kardeşler’in Ürdün’deki askeri kampına gitmiş ve bir grup takipçisiyle birlikte askeri talim görmüştür (Conduit, 2019). Bu arkadaşlarından biri de daha sonra Müslüman Kardeşlerin silahlı kolunun lideri olan Abdül Sattar az-Zaim’dir (Conduit, 2019). 1970’te Suriye’ye geri dönen ve aktif faaliyet yürütmeye başlayan Hadid ,1975’te tutuklanmış ve işkence sonucu hayatını kaybetmiştir (Conduit, 2019).
Bu tarihten sonra örgüt terör faaliyetlerini artırarak devam etmiş birçok hükümet görevlisinin suikastında önemli rol almıştır. Olayların ardından Müslüman Kardeşler’in ılımlı ve pasifist liderlerini tutuklanması, silahlı kolun faaliyetlerini şiddetlendirmiş ve birçok üyenin radikalleşmesine sebep olmuştur (Conduit, 2019). 1980’de örgüt resmi olarak şiddeti benimsemiş, 1982’de Hama başkaldırısıyla tepe noktasına ulaşmış, başkaldırının başarısızlıkla sonuçlanması ile de giderek azalmış ve 2011’e neredeyse yok olmuştur (Conduit, 2019). Suriye iç savaşının başlamasıyla ise grup, muhalif güçlere desteğini açıklamış, eskisi gibi aktif olarak sahada olmasa da cihatçı örgütlere fon ve danışmanlık sağlamıştır. 2012’de ise “Kalkan” adını verdikleri, farklı gruplardan oluşan bir örgüt oluşturmaya çalışmışlardır (Conduit, 2019). Fakat devam eden aylarda bu deneysel örgüt kendini feshetmiştir (Conduit, 2019). Bu rolleriyle Müslüman Kardeşler’in radikal kimliğini sürdürüldüğünü söyleyebiliriz.
Özetle, Müslüman Kardeşler Suriye tarihine adını radikal bir grup olarak geçirmiştir. İster doğrudan terör ister teröre ve muhaliflere destek olsun Müslüman Kardeşler ’in varlığı kaybolmamıştır. Marvan Hadid’in ve yanındaki kişilerin isimleri ve hayatları ise Suriye’deki diğer cihatçı örgütler için bir ilham kaynağı olarak kalmıştır.
Lübnan Kolu
Müslüman Kardeşler’in Lübnan kolu, diğer adıyla “İslami Grup” 1964’te kurulmuştur. İç savaşın başlangıcına kadar barışçıl ve politik muhalefet yapan grup, Lübnan İç Savaşı’nın başlamasıyla beraber silahlanmış ve kendi paramiliter organizasyonunu oluşturmuştur (Gambill,2007). Bu oluşum büyük ölçüde ülkenin içindeki Hristiyan örgütlerini hedef almıştır. 1976’da Suriye güçlerinin Lübnan’a girişinin ardından grup radikal kollara bölünmüştür (Gambill,2007). Bu gruplar “İslami Birleşme Hareketi”ni oluşturmuş ve Suriye’nin, İsrail’in Lübnan’ı işgalinden doğan zayıflığını da kullanarak Trablusşam şehrini kontrol altına almışlardır. Şehirde oldukları sürede Hristiyan nüfusu ve komünistler başta olmak üzere siyasi rakiplerini infaz etmişlerdir (Gambill,2007). Fakat Suriye güçlerinin 1985’te toparlanması ve şehre girmesi sonucu İslami Birleşme Hareketi dağılmıştır. Devam eden yıllarda Suriye hükümeti ilişkili olsun veya olmasın, Suriye güçlerinin aleyhine konuşan herkesi ortadan kaldırmış ve 1986’ya gelindiğinde hareket ortadan tamamen kaybolmuştur.
Libya Kolu
Müslüman Kardeşlerin Libya kolu 1949’da Mısır’dan kovulan Müslüman Kardeş üyeleri tarafından kurulmuştur (Hweio, 2021). Yıllarca pasif direniş ve protesto halinde olan grubun radikalleşmesi ve şiddete başvurması 2014’ü bulur. 2014 seçimlerinde hezimete uğrayan Müslüman Kardeşler, hayatta ve gündemde kalabilmek için ülkenin batısında bulunan iki önemli militan grubu olan Libya Kalkan Gücü ve Mısrata güçlerini hem finansal hem de askeri olarak destekleme kararı almıştır (Hweio, 2021). Bu kararıyla barışçıl eylem tarihini bozan Müslüman Kardeşler, ilerleyen yıllarda bu grupların petrol kuyularının yönetimini devralmak amacıyla başlattıkları harekatlarına da destek vermişler fakat başarıya ulaşamamışlardır (Hweio, 2021).
Libya kolu ek olarak finansal olarak da önemli bir noktadadır. Libya Merkez bankasının içinde kilit pozisyonlara sahip olan Müslüman Kardeşler bu gücü karşısında bulunan, Libya Ulusal Ordusu’nun da başında olan Halife Hafter’in güçlerine karşı kullanmaktadır (Hweio, 2021).
Filistin Kolu
Müslüman Kardeşler Filistin’de 1945’ten itibaren birçok alt kol kurmuştur. Bunlardan belki de en önemlisi Hamas’tır. Hamas, 1988 yılında 1. İntifada, yani ilk Filistin sivil direnişinden yararlanarak mücadeleyi güçlendirmek amacıyla kurulmuştur (Abu-Amr, 1994). 1988 tarihli ilk tüzüğünde “Hamas Müslüman Kardeşler’in alt koludur” yazmaktadır ve kurucu liderlerinden önemli isimler Müslüman Kardeş üyesidir. Bu yanıyla Hamas, resmi olarak Müslüman Kardeşler’in bir alt koldur. Fakat örgüt, eylem itibarıyla Müslüman Kardeşler’den ayrılmaktadır. Bunun en büyük sebebi, Müslüman Kardeşler’in silahlı mücadeleden önce toplumsal İslamlaşma argümanıdır (Abu-Amr, 1994). Hamas, toplumsal İslamlaşmanın yerine ilk adım olarak toplumun kurtuluşunu ve silahlı direnişin politik güce çevrilmesini savunmaktadır. Bu yönüyle Hamas, Müslüman Kardeşler’in ana yönetimine ters düşmektedir. Fakat yine de Hamas, kurulduğu yıllarda hem finansal hem politik açıdan Müslüman Kardeşlere bağlı olmasından dolayı Müslüman Kardeşler’in Filistin’deki silahlı kolu olarak adlandırılmaktadır (Abu-Amr, 1994). Bugün ise örgüt kendini Müslüman Kardeşler’den büyük ölçüde ayırmış ve yerel dinamiklerle Filistin davasının önemli bir parçası haline gelmiştir
Batı’daki Kolları
Müslüman Kardeşler’in Avrupa kolları 1950lerde Abdünnasır rejiminden kaçan Kardeşler tarafından organize edilmiştir. Resmi olarak Mısır’daki ana kola bağlı olmasalar da bu kollar yine ideolojik ve liderlik kadrosu olarak Müslüman Kardeşlere bağlıdırlar. Birçok Avrupa ülkesinde boy gösteren Müslüman Kardeşler İngiltere, Fransa ve Almanya başta olmak üzere büyük kollara sahiptir. Eğitim ve sosyal faaliyetlerde bulunan bu kollar birçok Avrupa ülkesi tarafından tehdit olarak görülmektedir. Bunun önemli üç sebebi vardır. Birincisi, Avrupa devletlerince terörist kabul edilen örgütlerle olan bağlantıları ve onlara yaptıkları finansal yardımlardır. Müslüman Kardeşler’in özellikle Hamas’a yaptığı finansal ve sosyal yardımlar, Avrupa devletleri tarafından zaman zaman radikal örgüt olarak tanımlanmalarına sebep olmuştur (Vidino, 2024). İkinci olarak, grubun söylemlerinin şiddet eylemlerini teşvik etmesi Avrupa devletlerince potansiyel bir sorun olarak görülmektedir. Grubun temelinde olan tehlike altında Müslümanların kendini savunma ilkesi, Avrupa’nın Müslümanlar için giderek tehlikeli bir hale geldiği söylemiyle birleşince potansiyel olarak tehlike yaratabilecek bir durum ortaya çıkmaktadır (Vidino, 2024). Bunun sonuçları hala çok görünür olmasa da Avrupa’nın istihbarat teşkilatları bu durum hakkındaki endişelerini belirtmişlerdir. Ayrıca, bu söylemlerin demokrasi ve insan hakları gibi Avrupa kurumlarına ters olması Avrupa devletleri tarafından tedirginlikle karşılanmıştır (Vidino, 2024). Üçüncü ve son olarak, Müslüman Kardeşler üyelerinden bazılarının doğrudan olarak terör örgütleriyle olan bağlantılarıdır (Vidino, 2024). Yine bu Avrupa istihbarat teşkilatlarının dikkatini çekmiş ve bunun üzerine soruşturmalar başlatılmıştır. Sonuç olarak, yukarıdaki bilgiler dikkate alındığında Müslüman Kardeşler’in dolaylı ve doğrudan radikal faaliyetlerde bulunduğu söylenebilir.
Sonuç
Müslüman Kardeşler her ne kadar sivil toplum örgütü olarak görülse de tarihinden ve Mısır dışı kollarından da anlaşılacağı gibi radikalizmden uzak kalamamıştır. Politik ve barışçıl yolların tükendiği yerde militanlaşan Müslüman Kardeşler, yıllar içinde birçok terör saldırısının içinde bulunmuştur. Gerek Seyit Kutup gerekse Abdullah Azzam gibi küresel cihatçılığın fikir babaları yine Müslüman Kardeşler’in içinden çıkmıştır. Grup her ne kadar Hasan el-Benna’nın barışçıl dönüşüm ideolojisini temel olarak gösterse de Seyit Kutup gibi saldırgan reform fikirleri birçok Müslüman Kardeşler kolunun temelini oluşturmaktadır. Bütün bunlar göz önüne alındığında Müslüman Kardeşler’in sadece barışçıl bir sivil toplum örgütü olarak değerlendirilmesi doğru olmaz. Bu grubun aynı zamanda gerektiğinde radikalleşen, askeri teşkilat kuran ya da ordu içinde yapılanan bir grup olduğunu da hatırlamak gerekir.
_________________________________________________________________________________________________________
Kaynakça
1. Abu-Amr, Ziad. “Hamas: A Historical and Political Background.” Journal of Palestine Studies 22, no. 4 (1993): 5–19. https://doi.org/10.2307/2538077.
2. Conduit, Dara. “Military Uprising.” In The Muslim Brotherhood in Syria, 199–221, 2019. doi:10.1017/9781108758321.009.
3. Conduit, Dara. “The Syrian Muslim Brotherhood and Violence.” In The Muslim Brotherhood in Syria, 91–133, 2019. doi:10.1017/9781108758321.005.
4. Conduit, Dara. The Muslim Brotherhood in Syria. of Cambridge Middle East Studies. Cambridge: Cambridge University Press, 2019.
5. Gambill, Gary. “‘Islamist Groups in Lebanon.’” Middle East Review of International Affairs MERIA 11, no. 4 (2007): 38–57.
6. Hamid, Shadi. “The Islamic Action Front in Jordan.” In The Oxford Handbook of Islam and Politics. Oxford University Press, 2013. doi:10.1093/oxfordhb/9780195395891.013.0008.
7. Hweio, Haala. “The Muslim Brotherhood: Libya as the Last Resort for the Continued Existence of the Global Movement.” Middle East Law and Governance 13, no. 1 (2021): 5–21. doi:10.1163/18763375-01202001.
8. Karell, Daniel, and Michael Freedman. “Rhetorics of Radicalism.” American Sociological Review 84, no. 4 (2019): 726–53. https://www.jstor.org/stable/48595784.
9. Matesan, Ioana Emy. “The Rise of the Muslim Brotherhood and the Potential for Violent Escalation.” In The Violence Pendulum. United States: Oxford University Press, Incorporated, 2020.
10. Mitchell, Richard P. The Society of the Muslim Brothers. New York: Oxford University Press, 1993.
11. Obaid, Nawaf, and Nawaf E Obaid. The Failure of the Muslim Brotherhood in the Arab World. 1st ed. Westport, CT: Praeger, 2023. doi:10.5040/9798400649530.
12. Vidino, Lorenzo. “The Muslim Brotherhood in Europe: A General Framework.” In Handbook of Political Islam in Europe, 263–76. Cham: Springer International Publishing, n.d. doi:10.1007/978-3-031-46173-6_16.
13. Vidino, L. (2023). The Muslim Brotherhood in the West: Firewall or Conveyor Belt? Insights from the British Debate. In Routledge Handbook of Non-Violent Extremism (1st ed., Vol. 1, pp. 137–149). Routledge. https://doi.org/10.4324/9781003032793-11
Araştırmacı
Leiden üniversitesi International Studies öğrencisi. Orta doğu siyaseti, tarihi ve kültürü üzerine yoğunlaşmaktadır. Daha önce Tarih Vakfı ve Terakki Tarih Çalışmalarında görev almıştır.
Latife Sümeyye Uslu Cönger
25/12/2024
Özcan Güngör
02/12/2024
Hilmi Demir
01/12/2024
Hilmi Demir
08/11/2024
Özcan Güngör
27/09/2024