Uluslararası Radikalizm Gözlemevi
+905534025560info@urad.com.tr06560, Söğütözü Cad. No:43 Ankara, Turkiye
Giriş
Z Kuşağı, dijital teknolojilerin baş döndürücü bir hızla ilerlediği, küreselleşmenin etkilerinin derinleştiği ve toplumsal dönüşümlerin zirveye ulaştığı bir çağın gençliğidir (Güngör, 2022). Ancak, bu dijital bağlantıların ve sosyal medya etkileşimlerinin Z Kuşağı üzerinde karmaşık ve bazen de yıkıcı etkileri olmuştur. Özellikle, genç bireylerin radikal ideolojilere kaymasını ve aşırı sağ hareketlere yönelmesini hızlandıran dijital ortam, günümüz modern toplumların karşılaştığı en ciddi sorunlardan biri haline gelmiştir. Nitekim Arda K.’nin Steam üzerinden Doğu Avrupalı bir aşırılıkçı ile tanışması ve bu kişiyle saldırıyı planlaması, dijital etkileşimin radikalleşme üzerindeki etkisini açıkça ortaya koymaktadır.
Türkiye’de son günlerde peş peşe meydana gelen bilhassa gençlerin yaptığı rastgele saldırılar yeni bir fenomene işaret etmektedir. Bilhassa Eskişehir'de meydana gelen bıçaklı saldırı, radikalleşme ve ideoloji ile ilgili önemli tartışmalara yol açtı. 18 yaşındaki saldırgan Arda K., Nazi sembolleriyle kaplı bir teçhizatla beş kişiyi yaraladı ve saldırıyı sosyal medya üzerinden canlı yayınladı. Saldırganın, "Mass Cleaner El Kitabı" adlı manifestosunda, göçmenler, LGBTİ+ bireyler ve diğer hedef gruplara yönelik nefret dolu ifadeler yer alıyor. Ayrıca, saldırganın ilham aldığı isimler arasında Anders Behring Breivik, Nihal Atsız ve Brenton Tarrant gibi aşırı sağcı figürler de bulunuyor (BBC, 2024; Euronews, 2024). Bu gerçekten oldukça karmaşık bir ideolojik haritaya karşılık geliyor.
Bu makalede, Z Kuşağı'nın radikalleşmesi olgusunu, Eskişehir'de meydana gelen bıçaklı saldırının faili olan Arda K. üzerinden inceleyerek, dijital çağda radikal ideolojilerin nasıl şekillendiğini ve bu ideolojilerin genç bireyler arasında nasıl zemin bulduğunu tartışacağız.
Tercihleri Hem Nazizim Hem Tengricilik
Olivier Roy'un (1995) "radikallerin İslamlaşması" teorisi, Müslüman topluluklar içinde modern radikalleşmenin karmaşıklıklarını anlamak için incelikli bir çerçeve sunar. Bu teori, radikalleşmeyi doğrudan İslam ideolojisine bağlayan geleneksel anlatılara meydan okuyarak, radikalizmin İslami sembolleri ve retoriği benimseyen ancak daha geniş sosyal, politik ve kültürel dinamiklerden kaynaklanan bir olgu olduğunu öne sürer. Roy, küreselleşme ve yerel kimliklerin parçalanmasının bu sürece önemli ölçüde katkıda bulunduğunu ve bireylerin geleneksel kültürel pratiklerden kopmuş evrensel bir dini kimlikte anlam aradığını savunur (Roy, 2004).
Roy'un tezinin merkezinde "kültürsüzleşme" kavramı yer alır; bu, yerel kültürel işaretlerin terk edilerek homojenleştirilmiş küresel bir kimliğin benimsenmesini tanımlar. Roy, bu kültür krizinin radikal ideolojiler için verimli bir zemin yarattığını, bireylerin aidiyet ve anlam arayışı içinde giderek kutuplaşmış kültürel manzaralarda gezindiğini öne sürer (Blanc, 2024). Roy, radikalleşmeyi besleyen temel nedenleri ele almanın önemini vurgulayarak, radikalizmi barındıran sosyo-politik bağlamları, örneğin dışlanmışlık ve toplumsal yabancılaşmayı ele almanın önemine dikkat çeker (Dawson, 2022).
Roy'un teorisine paralel olarak, radikalleşmenin belirli bir ideolojiye dayalı olmaktan ziyade, bireylerin toplumsal yabancılaşma ve aidiyet arayışıyla yöneldikleri bir olgu olduğunu düşündüğümüzde, aşırı sağ veya tengriciliğin radikalleşmesinden ziyade, radikal tiplerin bu ideolojilere sığınarak Nazizm ve Tengricilik gibi akımlara kaydığını görebiliriz.
Mizantropik İdeoloji
İklim değişikliği, sosyal adalet ve eşitlik gibi küresel sorunlar, Z kuşağının toplumsal duyarlılığını artırmıştır. Bu bağlamda, gençler, mevcut sistemin bu sorunlara yeterince yanıt vermediğini düşündüklerinde radikal çözümler arayışına girebilmekteler. Ayrıca, küreselleşme ve piyasaların deregülasyonu sonucu artan sosyoekonomik eşitsizlik, memnuniyetsizlik duygularını daha da artırmıştır. Araştırmalar, artan ekonomik eşitsizliğin siyasi istikrarsızlık ve popülist hareketlerle korelasyon gösterdiğini ortaya koymaktadır. Eric Protzer ve Paul Summerville, ekonomik eşitsizlikten ziyade ekonomik adaletsizlik algısının popülist hoşnutsuzluğu tetiklediğini savunmaktadır (Gerbaudo, 2022).
Arda K., “kendince” anlamlandırdığı memnuniyetsizliklere karşı radikal bir tutum sergileyerek, nefret dolu bir ideolojiye yönelmiştir. Aslında nefret objesi olarak seçilen grupların, kişilerin ve ideolojilerin gerçekte öyle olmasının bu kuşak için bir anlamı yoktur. Bu bağlamda, Arda K.'nin manifestosunda sıkça yer verdiği "temizleme" ve "böcekleri ortadan kaldırma" gibi ifadeler, onu insanlardan uzaklaştıran ve mizantropik (insan nefreti) bir ideolojiye yönelten duygularını açığa vurur. Arda K., diğer radikal saldırganlarla benzer bir zihniyeti paylaşarak, kendisini bu "temizlik" eylemleriyle tanımlamıştır.
Küreselleşmenin Kopardığı Kültür Bağları
Küreselleşme, yerel kimliklerin parçalanmasına ve kültürel bağların zayıflamasına yol açmıştır. Bu durum, kültürel bir çöküş olarak değerlendirilebilir. Kültürel bağlardan yoksun kalan genç bireyler, kendilerini ait hissedecekleri bir kimlik arayışına girmişlerdir (Roy, 2004; Blanc, 2024). Bu yüzden dünyanın pek çok ülkesinde genç bireyler için aşırı sağ ideolojiler, birtakım sorunları odağa alarak, onlara güvenlik ve aidiyet imkânı sunan bir çözüm merkezi gibi görünmektedir. Eskişehir’deki Arda K. vakası, bu sürecin somut bir örneği gibi durmaktadır. Dijital ortamda karşılaştığı radikal ideolojilere yönelen Arda K., şiddet içerikli eylemlere girişmiştir. Öyle ki bu yeni tip kimlikte tam bir karmaşa ve karşıtlık hâkimdir. Bir oyun karakterinin gerektiğinde başka role bürünebilmesi gibi kimlikler hem iç içe geçmiş hem de karşı karşıyadır. Türk düşmanı bir kişi aynı zamanda “aziz” kabul edilirken, içi boşaltılmış ve öteki olarak gördüğü herkesi düşman belleyen Türklüğün sembolleri bu kimlikte yer bulabilmektedir. Aslında olan; sanal ile gerçeğin, oyun ile kurgunun, hakikat ile mizansenin bir karışımıdır.
Arda K., geleneksel kültürel bağlardan kopmuş, modern dünyanın belirsizliği içinde kendine bir yer bulmakta zorlanan kültürel bir çöküş içindedir. Bu süreçte, aşırı sağ ideolojiler onun için bir tür kültürel kimlik kaynağı olmuştur. Diğer yandan Z Kuşağı, kimlik arayışında yoğun bir süreç yaşamaz. Hatta her şey onların önüne beğenmeleri için sunulur. Ancak sunumu kim iyi yaparsa anlamı ve derinliği meçhul bu kimliklerin Z Kuşağı pazarında mutlaka alıcısı olur. Önemli olan editlerin ve görsellerin iyi seçilmesidir. Arda K., bu süreçte ailevi ilişkilerinde yaşadığı sorunları dile getirerek, toplumsal yabancılaşmanın ve dışlanmışlık duygusunun radikalleşmeye nasıl yol açabileceğini göstermektedir. Arda K.'nin manifestosundaki "Ailemle aram hiç iyi olmadı" ifadesi bunu göstermektedir. Çünkü burada oluşan boşluklar ve dışlanmışlık hissi önlerine sunulan her türden zehirli yemeği bile tadabilecekleri sonucunu vermektedir.
Ekonomik İstikrarsızlık, Kaygı, Umutsuzluk ve Aşırı Sağ İlişkisi
Küresel ekonomik belirsizlikler ve işsizlik, Z kuşağının geleceğe dair kaygılarını artırmaktadır. Bu kaygılar, bazı gençlerin mevcut sisteme karşı radikal tepkiler geliştirmesine neden olabilmektedir (Duman, 2021). Arda K.’nin vakasında da ekonomik güvencesizlik ve geleceğe dair karamsarlık önemli bir etken olarak öne çıkmaktadır. Özellikle son yıllarda Türkiye’de de yaşanan ekonomik sorunlar nedeniyle her şeyin müsebbibinin siyasal iktidar ve göçmenler gibi gösterilmesi gençlerde negatif bir enerji birikmesine sebep olmaktadır. Arda K.'nin manifestosundaki "gelecek planı olmadığı" yönündeki ifadeleri, ekonomik ve toplumsal güvencesizlik hissinin radikal eylemlere dönüşebileceğini göstermektedir. Z Kuşağı, önceki nesillere kıyasla daha açık fikirli ve liberal olma eğilimindedirler ve iklim eylemi ile akıl sağlığı farkındalığı gibi konuları savunurlar (Güngör, 2022). Ancak bu kuşak, aynı zamanda artan kaygı ve diğer olumsuz duygularla da karşı karşıyadır; %38’i sürekli kaygı duyguları yaşadığını ve %24’ü depresyonda olduğunu belirtmektedir (Coe vd., 2023). Bu duygusal manzara, güvenlik ve topluluk vaat eden aşırı sağ anlatılar için verimli bir zemin oluşturmakta ve bu da korku ve belirsizlik zamanlarında çekiciliğini artırmaktadır.
Z Kuşağı'nın aşırı sağ partilere yönelmesinin başlıca nedenlerinden biri de ekonomik istikrarsızlıktır. Birçok genç seçmen, yüksek konut maliyetleri ve yetersiz sağlık hizmetlerine erişim gibi güvencesiz yaşam koşullarıyla karşı karşıya kalmaktadır. Örneğin, Hollanda'da genç seçmenler, konut krizini çözmeye ve sağlık hizmetlerini iyileştirmeye odaklanan aşırı sağ Özgürlük Partisi'ne (PVV) yönelmiştir (Hohagen-Bitar, 2024). Benzer şekilde, Arjantin'de Javier Milei'nin radikal ekonomik önerileri, enflasyonun hızla yükseldiği ve ekonomik belirsizliklerin yaşandığı bir dönemde genç seçmenler arasında yankı bulmuştur. Bu eğilim, aşırı sağ partilerin geleneksel siyasi manzaraya karşı güvenilir alternatifler olarak kendilerini konumlandırarak, acil ekonomik sorunlara çözüm sunma vaatlerini göstermektedir (Henley-Sauer, 2023).
Sosyolojik olarak ekonomik istikrarsızlık ve statükodan memnuniyetsizlik, aşırı sağ desteğinin önemli itici güçleridir. Özellikle ekonomik krizlerin ve COVID-19 pandemisinin ardından, birçok birey kendini dışlanmış hissederek ve geleneksel siyasi partilere alternatifler aramaktadır. Aşırı sağ partiler, genellikle bu hissiyatı ekonomik reform ve istikrar vaatleriyle sömürerek, küreselleşme ve neoliberal politikalardan geri kalan seçmenlere hitap etmektedir. Örneğin, Avrupa'da İtalya'nın Lig Partisi ve Fransa'nın Ulusal Cephe'si, iş güvencesi ve ekonomik eşitsizlikle ilgili endişelere hitap ederek ivme kazanmıştır.
İnsanlar mali belirsizlikle karşı karşıya kaldıkça, ulusal çıkarları önceliklendiren ve ekonomik korumacılığı teşvik eden aşırı sağ partilere daha açık hale gelirler. Zengin elit ile sıradan vatandaş arasındaki uçurum büyüdükçe, dışlanma duyguları artmaktadır. Aşırı sağ partiler, genellikle bu hissiyatı, göçmenleri ve elitleri sıradan insanların ekonomik zorluklarının sorumlusu olarak suçlayarak ve kendilerini "unutulmuş" vatandaşların savunucusu olarak konumlandırarak bilhassa gençleri daha çok ikna edebilmektedir.
Arda K., geleceğe dair umutsuzluğu ve topluma karşı duyduğu öfkeyi radikal ideolojilerle birleştirerek, saldırgan bir kimlik geliştirmiştir. 6 Şubat depreminde gösterdikleri dayanıklılık ve takdir edilen tutumlarına rağmen bu nesil, yüksek düzeyde kaygı, güvensizlik ve belirsizlikle karakterize edilen bir nesil görünümündedirler. Elbette bu psikolojik durum, onları radikal ideolojilere daha açık hale getirmektedir. Kaygı, güvensizlik ve kırılganlık, gençlerin kendilerini en güvenli hissettikleri liman olan video oyunlarının etkisiyle şiddeti normalleştirmelerine ve radikal ideolojilerle özdeşleştirmelerine yol açabileceğini belirtmek gerekmektedir.
Dijital Dünya ve Radikalleşme
Z Kuşağı dijital yerli olarak dünyaya gözlerini açtıkları için radikalleşme konusunda sosyal medyanın rolü de dikkat çekicidir. Saldırganın eylemi öncesinde ve sonrasında sosyal medya üzerinden paylaşımlar yapması, radikalleşme süreçlerinin dijital platformlarda nasıl hızlandığını gösteriyor. Gençlerin bu tür içeriklere maruz kalması, ideolojik eğilimlerini etkileyebilmekte ve benzer eylemlere yönelmelerine neden olabilmektedir.
Sosyal medya, Z Kuşağı’nın ideolojik eğilimlerini şekillendirmede kritik bir rol oynar. Dijital dünya, yapıcı bir tartışma ortamı sağlayabilse de, aynı zamanda aşırı sağ ideolojiler de dâhil olmak üzere aşırı görüşlerin yayılması için bir platform olarak hizmet eder (Carnegie, 2022). Sosyal medyanın anonimliği ve erişimi, radikal fikirlerin normalleşmesine olanak tanır; bu fikirler, topluluk bağlamlarında sunulduğunda daha makul görünebilmektedir. Bu dijital ortam, inançların pekiştirildiği yankı odaları yaratır ve genç bireyler arasında aşırı sağ ideolojilerin kabul görmesini artırmaktadır (Majed, 2023).Bu tür ortamlar, kullanıcıların aynı görüşteki bireylerle bağlantı kurmalarına ve inançlarını destekleyen taktik el kitaplarını, logoları ve sembolleri paylaşmalarına olanak tanır.
Dijital oyunlarda uzun süre şiddete maruz kalan bireyler, gerçek hayatta da benzer davranışları sergilemeye başlıyor (Eraslan, 2020). Araştırmalar, dijital oyunları uzun süre oynayan bireylerin oyun karakterleriyle özdeşleşme eğiliminde olduklarını göstermektedir. Bu durum, oyuncuların fiziksel olarak oyun karakterlerine benzemeye çalışmaları ve oyun içindeki güç ve haklara sahip olduklarına inanarak gerçek hayatta da benzer davranışlar sergilemelerine yol açabilmektedir. Şiddet temalı oyunlar, gençlerin hedef grupları insandışılaştırmasına ve şiddeti normalleştirmesine yol açabilmektedir (Eraslan, 2020; Anderson ve Bushman, 2001).Arda K. gibi gençler, çevrimiçi ortamda aşırı sağ görüşlerle karşılaşmakta ve bu görüşleri paylaşan insanlarla bağlantı kurmaktadır. Arda K., manifestosunda "lone wolf" (yalnız kurt) saldırılarından bahsederek, kendisini diğer aşırı sağcı saldırganlarla özdeşleştirmiştir.
Bu bağlamda Arda K.'nin sosyal medya profili, dikkat çekici ve ideolojik içeriklerle doludur. Profilinde yer alan bazı unsurlar şunlardır: Nihal Atsız -Recep İvedik -Anders Breivik (Norveç’te 77 kişiyi öldüren neo-Nazi) -Joseph Goebbels (Nazilerin propaganda bakanı) -Yevgeniy Prigojin (Geçen sene ölen Wagner lideri) -Johann Kastenberger (Avusturyalı katil) -Heinz Guderian (Nazi subayı) -Josef Mengele (Nazi subayı) -Reinhard Heydrich (Prag kasabı olarak bilinen Nazi komutanı) Bu avatarlar ve karakterler, Arda K.'nin sosyal medya profillerinde aşırı sağcı ve şiddet yanlısı ideolojilere olan eğilimini açıkça ortaya koymaktadır.
Aşırı Doz Göçmen Karşıtlığı
Aşırı sağ hareketler, tarih boyunca ekonomik krizler ve toplumsal dönüşümlerle bağlantılı olarak ortaya çıkmıştır. I. Dünya Savaşı'nın sonuçları, Büyük Buhran gibi ekonomik krizler ve II. Dünya Savaşı sonrası dönüşümler, aşırı sağ hareketlerin yükselmesine zemin hazırlamıştır. Günümüz bağlamında ise küreselleşmenin, artan eşitsizliğin ve işsizliğin körüklediği ekonomik hoşnutsuzluk, aşırı sağ partilerin istismar ettiği toplumsal kaygıları beslemiştir. Z Kuşağı da, ekonomik belirsizlikler, işsizlik ve geleceğe dair kaygılarla şekillenen bir kuşaktır. Bu kuşak, ekonomik güvencesizlik ve belirsizlik karşısında aşırı sağ ideolojilere daha açık hale gelmiştir. Örneğin Arda K’nın "Mendil satan Suriyeli çocuklara zehirlenmiş su ver" gibi vahşice ifadeleri, bu yanlış bilgilere dayanan radikal görüşlerin nasıl tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini açıkça ortaya koyuyor.
Marjinalleşmiş bireyler ve topluluklar sıklıkla dışlanmışlık hissi yaşar ve bu durum, geleneksel değerlere ve kültürel homojenliğe geri dönüş vaadinde bulunan gruplara yönelmelerine yol açabilmektedir. Temel hizmetlerin ticarileştirilmesi ve büyüyen demografik değişimler, toplumsal bölünmeleri derinleştirip güvensizlik duygularını artırabilir ve bireyleri dışarıdakileri suçlayan aşırı anlatılara yönlendirebilmektedir (Gordon, 2020).
Bu bağlamda aşırı yerlici yaklaşım, yerli nüfusun üstünlüğüne olan inancı ve ulusal kimliği koruma arzusunu merkezine alan bir ideoloji olarak, özellikle göç karşıtı duruşlarıyla dikkat çekmektedir. Birçok aşırı sağ parti, özellikle düşük vasıflı göçmenlerin iş için rekabet ettiğine ve yerli işçilerin maaşlarını düşürdüğüne yönelik inancı istismar etmektedir. Göçmenlerin sağlık, eğitim ve sosyal refah sistemleri gibi kamu hizmetleri üzerinde baskı oluşturduğuna dair yaygın bir algı vardır. Aşırı sağ hareketler, göçün yerli vatandaşlar için kaynakların azalmasına yol açtığını savunarak bu korkuları istismar eder ve göç karşıtı platformlarına desteği artırmaktadır (Edo-Giesing, 2020; Rodrik, 2021). Aşırı sağ ideolojiler, genellikle homojen bir ulusal kültürün korunmasının önemini vurgularlar. Göç, çeşitli kültürel uygulamalar ve inançlar getirdikçe, bazı bireyler geleneksel değerlerinin tehdit altında olduğunu düşünebilmektedir. Bu kültürel kaygılar, daha sıkı göç kontrollerini savunan ve aşırı milliyetçi retorikleri teşvik eden aşırı sağ partilere verilen desteği artırabilmektedir (Asker, 2023).
Arda K.'nin manifestosunda göçmenlere karşı duyduğu nefret ve onları hedef alması, yerlici düşüncelerin aşırı sağ ideolojilerdeki merkezi rolünü göstermektedir. Göçmenleri toplumun düşmanı olarak gören Arda K., bu düşüncelerini radikal bir eyleme dönüştürmeye çalışmıştır. "Göçmen kayıt merkezine EYP yerleştir ve havaya uçur" ve “Göçmen evlerini hedef al ve hepsini ortadan kaldır" ifadeleri bunu doğrulamaktadır. Bu tür söylemler, onun kimlik arayışı sürecinde göçmen karşıtı aşırı sağ ideolojilere nasıl sarıldığını gösteriyor. Arda K., kendi kimliğini, başkalarını dışlayarak ve nefret dolu bir ideolojiye dayandırarak inşa etmiştir.
Siyasi Kutuplaşma
Z Kuşağı, geleneksel siyasi partilere karşı önemli bir hayal kırıklığı ile karakterizedir ve bu partiler genellikle yozlaşmış ve gerçeklerden kopuk olarak görülmektedir. Bu memnuniyetsizlik, genç seçmenleri, sistemik değişim vaat eden radikal alternatifler aramaya yönlendirmektedir. Avrupa'da, aşırı sağ partiler, yerleşik düzene meydan okuyan ve statükoyu değiştirmeyi vaat eden seçenekler olarak kendilerini sunarak genç seçmenleri başarıyla çekmiştir. Bu kutuplaşma, birçok Z Kuşağı mensubunun bağımsız olarak kendini tanımlaması ve güçlü bir parti bağlılığına sahip olmaması ile belirgindir, bu da değerlerine daha yakın olan alternatifler arayışını yansıtır (Hohagen-Bitar, 2024; Henley-Sauer, 2023). Ancak, mevcut siyasi ortamdaki kutuplaşma ve gençlerin etkin rol alabilecekleri siyasi oluşumların azlığı, bazı Z Kuşağı üyelerinin siyasete uzak durmasına neden olabilmektedir. Yapılan araştırmalara göre, Z Kuşağı'nın %49'u siyasi haberleri yakından takip ettiğini belirtmektedir (İnal, 2023; İnstute, 2020).
Siyasi manzaraların artan kutuplaşması da aşırı sağ ideolojilerin yükselmesini kolaylaştırmıştır. Birçok demokraside, geleneksel partiler seçmenlerinin endişelerini ele almakta zorlanmış ve bu da aşırı sağ partilerin istismar ettiği bir boşluk yaratmıştır. Bu partiler, genellikle kendilerini halkın "gerçek" sesi olarak konumlandırır, yolsuz bir elit kesime karşı olduklarını iddia eder. Bu popülist çekicilik, özellikle ekonomik gerileme veya sosyal değişim yaşayan bölgelerde hayal kırıklığına uğramış seçmenler arasında destek toplamada etkili olmuştur (Papatsiba, 2024; Beauchamp, 2024). Bu ideolojiler, genellikle toplumsal sorunlar için günah keçisi olarak göçmenleri ve azınlıkları hedef alarak, kültürel asimilasyon korkusuna ve ekonomik rekabete hitap eder.
Bunun yanında Aşırı sağ gruplar, karizmatik liderlerin etkisiyle Z Kuşağı arasında daha fazla ilgi görmektedir. Sosyal medyayı etkin kullanan bu liderler, gençlere modern ve erişilebilir bir imaj sunar. Arda K.'nin Breivik ve Tarrant gibi aşırı sağcı figürleri idealize etmesi, bu tür liderlerin gençler üzerindeki güçlü etkisini ortaya koymaktadır.
Topluluk ve Gelenek Algıları
Z Kuşağı’nın kimlik arayışı, sıklıkla topluluk ve gelenek arzusu ile kesişir. Bu kuşağın birçok üyesi, sıklıkla aşırı sağ anlatılarda romantize edilen daha basit yaşam tarzlarına yönelik nostalji ifade etmektedir; bu anlatılar, geleneksel değerleri ve aidiyet duygusunu teşvik etmektedir (Cooksey, 2021). TikTok gibi platformlarda sergilenen savaş sonrası Amerika’nın nostaljik tasviri, küreselleşmiş bir dünyada kendini bağlantısız hisseden gençlerle rezonans yaratır. Bu nostaljik tasvir, kültürel sürekliliği ve istikrarı özleyen bir gençliğin aşırı sağ inançlara olan ilgisini pekiştirmektedir (Mineo, 2022).
Ayrıca, Z Kuşağı'nın siyasi eğilimlerinde belirgin bir cinsiyet ayrımı vardır. Araştırmalar, genç erkeklerin muhafazakâr ve aşırı sağ ideolojilere daha yatkın olduğunu, genç kadınların ise daha özgürlükçü hareketleri desteklediğini göstermektedir. Bu ayrım, aşırı sağ ideolojilerin, özellikle ana akım siyasetten dışlanmış hisseden genç erkek seçmenler arasında önemli bir çekicilik yaratabileceği karmaşık bir manzara oluşturmaktadır(Hohagen-Bitar, 2024).
Sonuç olarak dijital çağın karanlık yükü olarak dijital platformlar, radikal ideolojilerin yayılmasını hızlandırırken, sosyal ve kültürel dinamikler bu süreci daha da derinleştirmektedir. Arda K. vakası, Z Kuşağı’nın radikalleşme sürecinin tehlikelerini gözler önüne sererken, bu sürecin ardındaki sosyal, politik ve kültürel dinamiklerin ne denli önemli olduğunu da ortaya koymaktadır.
___________________________________________________________________________________________________________________________
Anderson, C. A. ve Bushman Brad J. (2001). Effects of Violent Video Games on Aggressive Behaviour, Aggressive Cognition, Aggressive Affect, Physiological Arousal and Prosocial Behaviour: A Meta-Analytic Review of the Scientific Literature. Psychological Science, 12 (5), 353-359.
Asker, A. (2023). “The Rise of Right-Wing Extremism in Europe - Indicators and Repercussions” https://www.imctc.org/en/eLibrary/Articles/Pages/article19092023.aspx
BBC (2024). “Eskişehir'deki bıçaklı saldırgan tutuklandı: Beş kişinin yaralandığı olayla ilgili neler biliniyor?” https://www.bbc.com/turkce/articles/cp9rxvprmkdo
Beauchamp, Z. (2024). “Why the far right is surging all over the world” https://www.vox.com/politics/361136/far-right-authoritarianism-germany-reactionary-spirit
Blanc, T. (2024). “The Crisis of Culture by Olivier Roy” https://philosophynow.org/issues/162/The_Crisis_of_Culture_by_Olivier_Roy
Carnegie, M. (2022). “Gen Z: How young people are changing activism” https://www.bbc.com/worklife/article/20220803-gen-z-how-young-people-are-changing-activism
Coe, E., Doy, A., Enomoto, K., & Healy, C. (2023, April 28). Gen Z mental health: The impact of tech and social media. McKinsey Health Institute. https://www.mckinsey.com/mhi/our-insights/gen-z-mental-health-the-impact-of-tech-and-social-media
Cooksey, M. (2021). “Why Are Gen Z Girls Attracted to the Tradwife Lifestyle?” https://politicalresearch.org/2021/07/29/why-are-gen-z-girls-attracted-tradwife-lifestyle
Dawson, L. L. (2022). Olivier Roy and the “Islamization of Radicalism”: Overview and critique of a theory of Western jihadist radicalization. Journal for Deradicalization, (30), 81-101. https://doi.org/10.2363-9849
Duman, M. Z. (2021). “Z Kuşağı gerçeği ve toplumsal algının siyasal nedenleri” https://www.aa.com.tr/tr/analiz/gorus-z-kusagi-gercegi-ve-toplumsal-alginin-siyasal-nedenleri/2366289
Edo, A., & Giesing, Y. (2020, July). Has immigration contributed to the rise of rightwing extremist parties in Europe?EconPol Policy Report, 4. EconPol Europe, European Network of Economic and Fiscal Policy Research. ifo Institute.
Eraslan, L. (2020). “Oyun Bağımlılığının Karanlık Yüzü” https://www.yesilay.org.tr/tr/makaleler/oyun-bagimliliginin-karanlik-yuzu
EURONEWS (2024). “Eskişehir'de Nazi amblemli saldırgan 5 kişiyi bıçakladı, saldırı anını canlı yayınladı” https://tr.euronews.com/2024/08/13/eskisehirde-nazi-amblemli-saldirgan-5-kisiyi-bicakladi-saldiri-anini-canli-yayinladi
Gerbaudo, P. (2022). “Does Inequality Provoke Populism?” https://foreignpolicy.com/2022/02/14/trump-brexit-economic-inequality-provoke-populism/
Güngör, Ö. (2022). “Sosyolojik Bağlamda Kuşaklar Kavramına Giriş” Z kuşağı Sosyolojik Bağlamda Kuşaklar, Güngör, Özcan, Editör, Anadolu Ay Yayınları, Ankara.
Gordon, A. (2020, January). A new Eurasian far right rising: Reflections on Ukraine, Georgia, and Armenia (Special Report). Freedom House.
Henley, J. Sauer, V. (2023). “Why are younger voters flocking to the far right in parts of Europe?” https://www.theguardian.com/world/2023/dec/01/younger-voters-far-right-europe
Hohagen, C.-Bitar, J. D. S (2024). Gen Z: The Polarization Generation” https://globalamericans.org/gen-z-the-polarization-generation/
İnal, İ. H. (2023). Z kuşağının sosyal medyanın siyasi etkisine yönelik algısının sosyal medyanın oy verme davranışı üzerindeki etkisine yönelik algısına etkisi ve sosyal medyada siyasi katılım. Uluslararası Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırma Dergisi, 10(92), 378-394. https://doi.org/10.26450/jshsr.3505
İnstitu (2020). “Z Kuşağı Nedir? Özellikleri Nelerdir? https://www.iienstitu.com/blog/z-kusagi-nedir-ozellikleri-nelerdir#google_vignette
Jones, S. G. (2018). “The Rise of Far-Right Extremism in the United States” https://www.csis.org/analysis/rise-far-right-extremism-united-states
Majed, S. (2023). “Generation Z Engagement in Politics: Preferences and Perspectives” https://pircenter.org/en/editions/generation-z-engagement-in-politics-preferences-and-perspectives/
Mineo, L. (2022). “Mapping out a better society with focus on inclusion, environment” https://news.harvard.edu/gazette/story/2022/11/mapping-out-a-better-society-with-focus-on-inclusion-environment/
Papatsiba, V. (2024). “What Europe’s far-right surge means for universities”. https://www.universityworldnews.com/post.php?story=20240628133836489
Roy, O. (2004). Globalized Islam: the search for a new ummah. New York: Columbia University Press.
Roy, Olivier (1995). The Failure of Political Islam. Cambridge, MA: Harvard University Press.
Prof. Dr.
Prof. Dr. Özcan Güngör, 1977 yılında Çorum’da doğmuştur. 2001 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun olmuştur. Sırasıyla Diyanet İşleri Başkanlığı’nın değişik birimlerinde ve ABD’de çalışmış, Atatürk Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmış ve halen Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde görev yapma... [Profili gör]
Özcan Güngör
02/12/2024
Hilmi Demir
01/12/2024
Hilmi Demir
08/11/2024
Özcan Güngör
27/09/2024
Hilmi Demir
25/09/2024